İnşaat-Sen
İnşaat İşçileri Kazakistan’da Mahsur Kaldı
OMYAP İnşaat şirketinin işçisi olarak nisan ayının başında Kazakistan’ın Çimkent şehrine götürülen inşaat işçileri 60 gün boyunca ülkede çalıştı. Kazakistan devletinin desteklediği yapı projesinde çalışan işçilerin hak edişleri OMYAP İnşaat tarafından ödenmedi.
İşçiler İnşaat Emekçileri Sendikası’na OMYAP İnşaat patronunun ana firma TOO HADİD şirketinden işçilerin hak edişlerini aldığını ancak işçilere ödeme yapmadan Türkiye’ye döndüğünü anlattı. İşçiler, nisan ayından itibaren vizelerinin alınmasını beklediklerini ancak OMYAP İnşaat patronu Olcay Hamza Cibo’nun işçileri vizesiz, sigortasız kaçak olarak çalıştırdığını söyledi.
1 Haziran’da Kazakistan’da pandemi karantinasının bitmesi ile işçiler vizesiz olarak ülkede kalmaya devam etti. Bu yüzden Kazakistan polisi işçilerin pasaportuna el koydu. Ülkeye gittiklerinden beri 1 TL bile ödeme alamayan işçiler Kazakistan’da mahsur kaldı.
İnşaat-Sen’den yapılan açıklamada, “Görüyoruz ki işçilere tek taraflı sözleşme imzalatarak yurt dışına çalışmaya götüren OMYAP İnşaat, işçilerin alın terini gasp edip “iz bırakmamayı” başarı olarak görüyor.” denildi.
Dışişleri Bakanlığını göreve çağıran İnşaat-Sen açıklamasında, “Bakanlık derhal adım atmalıdır” denildi. İnşaat Emekçileri Sendikası tarafından yapılan açıklamanın bir bölümü şu şekilde:
Şu an Kazakistan’da alın teri gasp edilen ve ülkelerine dönemeyen 15 inşaat işçisi, kendilerinden önce 33 işçinin daha aynı hak gaspıyla karşılaştığını anlattı. İnşaat işçilerinin hatası ekmek bulamadığı ülkeden kalkıp kilometrelerce uzağa, yurt dışında çalışmaya gitmek midir? Devletin gurbetçiye döndürdüğü inşaat işçilerinin hakkını arama sorumluluğu yok mudur? Sonuna kadar vardır. Devlet bunu inşaat işçilerine borçludur.
- OMYAP İnşaat patronu Olcay Hamza Cibo, işçilerin alacaklarını ödeyeceksin.
- Yurt dışında kaçak işçi çalıştıran OMYAP İnşaat hakkında gerekli tüm soruşturmalar başlatılsın, cezai yaptırımlar uygulansın.
- Kazakistan’da mahsur kalan inşaat işçileri için Kazakistan Başkonsolosluğu ve Dışişleri Bakanlığı derhal adım atmalıdır. Sürece dair atılacak adımlar kamuoyuna duyurulmalıdır.
İnşaat işçileri yalnız değil.
Yaşasın inşaat işçilerinin birliği!
Yaşasın İnşaat-Sen!
İnşaat-Sen
Halkalı Yeni Havalimanı Metro işçisi: “Sırf haklı bir eylem yaptım diye kapının önüne koydular”
İstanbul Küçükçekmece’de Cengiz-Kolin-Kalyon ortaklığının yüklenici olduğu Halkalı Yeni Havalimanı Metro Şantiyesinde çalışan inşaat işçileri, patronların %26’lık sefalet zammı teklifine karşı aylık ortalama 20.000 TL ücret için iş bırakma eylemi yapmışlardı.
Grev kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Ancak patronlar hiçbir biçimde görüşmeye yanaşmadı. İşçiler, mücadeleyi büyütmek üzere eylemlerine son verdi.
Grevin ikinci gününde yapılan yeni bir teklifle çalışmaya dönen işçilerden altısı Kod 25 ile işten çıkarıldı. Yönetim, çalışmaya devam eden işçilere sendikadan ayrılmaları yönünde baskı da uyguluyor.
Cumhuriyet gazetesinden İrem Karataş’a konuşan İnşaat-Sen avukatı Sevda Nur Bayram; işçilerin kıdem ve ihbar tazminatları, sendikal tazminat ve ücret alacakları için hukuki sürecin başlatıldığını aktardı.
“SIRF HAKLI BİR EYLEM YAPTIM DİYE KAPININ ÖNÜNE KOYDULAR”
Savunması dahi alınmadan işten çıkartılan 34 yaşındaki İnşaat-Sen üyesi Müzbah Gönül ise emekçilerin işiyle tehdit edildiğini ifade ederek, “Sırf haklı bir eylem yaptım diye kapının önüne koydular. Açlık sınırının altında çalışıyoruz. Günde 10 saat çalışıp akşam şantiyede tahtakuruları içinde yatıyoruz. Benim 5 çocuğum var. İş bulamazsam çocuklarıma nasıl bakacağım?” diye konuştu.
Açıklama
Emeğimiz azami ise ücretimiz asgari olmayacak, bu gidişi birliğimiz bozacak
Asgari ücretin tespiti için görüşmeler başladı. İşçiler asgari ücretin ne kadar olacağını beklerken, patronların istediği ise ücretlerin açlık sınırında bir rakam olması. Patronlara göre işçilerin istediği seviyede ücretler artarsa ekonomi daha da kötü olur. Piyasalar dengesizleşir, işsizlik artar. Çünkü aynı gemideyiz.
Oysa TÜİK’in rakamlarına göre açlık sınırı 10 bin TL’yi, yoksulluk sınırı 33 bin TL’yi geçmiş durumda. Rakamlar ortadayken çalışma süreleri 10-12 saatin altına düşmüyor. Ömrümüzü çalışarak geçirelim ama ücretlerimiz hep açlık sınırının bir tık üzerinde olsun. Bunu nasıl kabul edelim?
Seçimin ardından dolardaki artış, freni patlamış kamyon gibi hızla yükseldi. 24 TL seviyelerine geldi. Sokaktaki çocuk bile bunun mutfağa, kiraya, benzine, ilaca nasıl yansıyacağını söylüyor. TİM Başkanı Mustafa Gültepe gibi patron temsilcileri ise gözümüzün içine bakarak yalan söylüyor. İşverenlere teşvikler, destekler dolar ile olurken işçinin zammını dolar etkilememeliymiş. Patronların iktidardan beklentisi bu.
Ama en büyük korkuları böylesi zamanlarda işçilerin birlik olması. Bu yüzden ücretleri düşük, koşulları sert tutmaya çalışıyorlar. Çünkü işçiler birliğini kurmadıkça bu düzen böyle devam edebilecek. Onlara yanıldıklarını gösterelim. Emekçiler, işçiler bu asgari ücret düzenine mahkum olmayacak diyelim. Her iş yerinde işçilerle, sendikalarımızla birliğimizi kuralım. İşçi Hareketi Koordinasyonu ile hiçbir işçi asla yalnız yürümeyecek.
İşçi Hareketi Koordinasyonu
Mağaza Market-Sen
İnşaat-Sen
İnşaat-Sen
Sendikamız İnşaat-Sen ile Kayı İnşaat işçilerinin zaferini coşkuyla kutladık
Kayı işçilerinin zafer buluşması, 13 Kasım Pazar günü Şişli’deki Profilo AVM’de gerçekleştirildi.
İstanbul, Adana, Kayseri, Mersin, Hatay, Tekirdağ, Kocaeli, Ordu, Niğde, Sakarya’dan gelen Kayı İnşaat işçileri salonu doldurdu. Etkinliğe market, metal, belediye, tersane, motokurye, ulaşım ve tekstil sektörlerinde çalışan işçiler de katıldı.
Buluşmada söz, Kayı İnşaat işçilerindeydi. İşçiler, İnşaat-Sen ile birlikte verdikleri 2 yıllık mücadeleyi, patonların lehine işleyen konkordato ve iflas süreçlerini, bankalara ve alacaklılara rağmen adım adım ulaştıkları zaferi anlattılar.
“BİRLİK OLALIM, İNŞAAT-SEN’E ÜYE OLALIM, HAKKIMIZI ARAYALIM!”
İlk konuşmayı Kayı işçilerinden Sinan Ekinci yaptı. Ekinci, verdikleri mücadelenin dünyadaki tüm işçilere örnek olmasını dilediğini ifade ederek “Bu süreçte Ankara’da Bakanlarla, Milletvekilleriyle görüştük. Bunlar bize ‘bize mi sordunuz da Cezayir’e gittiniz?’ gibi tepkiler verdi ama biz mücadeleyi bırakmadık.” dedi.
Zafere giden süreçte İnşaat-Sen’in rolüne dikkat çeken Kayı işçisi “İnşaat-Sen olmasaydı bu mücadele yarım kalırdı, bitmezdi. Sonunda başardık. Gaziantep Şehir Hastanesi’ndeki hisseyi sattırıp paramızı aldık. İnşaat işçisinin önünde her zaman engeller var. Birlik olalım, İnşaat-Sen’e üye olalım, hakkımızı arayalım” ifadelerini kullandı.
“BİZİM KAZANACAĞIMIZA BİZDEN DAHA FAZLA İNANİYORLARDI…”
Bir diğer Kayı işçisi Ali Bahri Öksüz ise, “Biz yolun başında bu zaferi kazanabileceğimizi pek düşünmüyorduk ama karşımıza öyle bir sendika çıktı ki! Bizim kazanacağımıza bizden daha fazla inanıyorlardı. Gün be gün biz de kazanacağımıza inandık ve sonunda başardık. Bir dünya zaferi kazanmadık ama tarihin tozlu sayfalarında Kayı İnşaat işçilerinin zaferi olacaktır diye düşünüyorum.” sözlerini kaydetti.
“SENDİKAMIZ ÇATISI ALTINDA TOPLANALIM”
Abdülsamet Kete, “Karşımıza bankalar çıktı, Orhun Kartal çıktı… Fakat yine mücadele ettik kazandık. 21 ay sonunda paramızı aldık. Bugün de bize bu sahneyi yaşatan İnşaat-Sen’e yeniden teşekkür ediyorum. Bundan sonra sendikamız çatısı altında toplanalım bundan sonra bir daha böyle hakkımız yenirse yedirmemek için lütfen gelin birlik ve beraberliğimizi yaşatalım.” dedi.
“PATRONDAN HAKKIMIZI NASIL ALACAĞIMIZI MÜCADELE EDEREK ÖĞRENDİK”
Kayı işçisi Murat Toksöz, “Biz haklarımızı nasıl kazanacağımızı bilmiyorduk. Sendikamızla irtibata geçtikten sonra bunu nasıl yapacağımızı, patrondan hakkımızı nasıl alacağımızı omuz omuza mücadele ederek öğrendik. Büyük bir tecrübe kazandık ve özgüvenimiz arttı.” sözleriyle mücadele deneyimini aktardı.
“BAŞARIDAKİ EN ÖNEMLİ ETKEN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEYE SAHİP ÇIKMAKTI”
Bir diğer Kayı işçisi Atasoy Bilgin, mücadeleden zafere tüm sürece dair gözlemlerini anlattığı bir konuşma yaptı.
Bilgin sürecin nasıl başladığını anlatarak “Öncü birkaç işçi arkadaşımız 5-10 kişi geldik bu işin mücadele edeceğini diğer arkadaşlarımıza anlattık. Zor bir süreçti. Fabrikada çalışan işçiler aynı bölgeden oluyor ama inşaat işçilerinin böyle bir zorluğu var. Türkiye’nin dört bir köşesinden gelip şantiyede yatıp kalkıyorlar. O şantiye dağılınca yine dağılıp bir araya gelemiyorlar. İnşaat işçilerinin temel sorunlarından birisi bu.” dedi.
Bilgin, “Başta kimsenin umudu yoktu ama İnşaat-Sen’in ve bu mücadeleyi daha önceden vermiş başka arkadaşların birlikte hareket ederek sonuca ulaşılacağına yönelik inancı tamdı. Bütün eylem kararlarını işçiler birlikte aldı. İşçiler kendileri bakanlıkta eylem yapalım, Coşkun Yılmaz’ın şirketinin önünde eylem yapalım, mahkemeye gidelim gibi ortak kararlar aldı ve yaptı. Bu mücadelenin başarıya ulaşmasındaki en önemli etkenlerden biri örgütlü mücadeleye sahip çıkmaktı.” şeklinde konuştu.
“PATRONLARIN DÜZENİYLE KAVGALIYIZ!”
Kayı işçilerinin konuşmasından sonra İşçi Hareketi Koordinasyonu Örgütlenme Koordinasyonu Üyesi Nurseli Gözüaçık konuşma yaptı. Gözüaçık, “Kayı İnşaat patronu Coşkun Yılmaz, ekonomik krizin yuttuğu patronlardan sadece bir tanesi. Ama aynı zamanda devlet ihalesi alabilen bir patron. İşçilere ödemediği maaşlarla Gaziantep Şehir Hastanesi’nden kocaman bir hisse alabilen bir patron. Peki bu devlet kim? Her yasasıyla, her uygulamasıyla patronların yanında olan ve konkordatolarda, iflaslarda işçileri değil bankaları önceleyen bir devlet. O yüzden biz hep dedik ki, bizim davamız sadece bir alacak meselesinden ibaret değil. Biz bu düzenle kavgalıyız. Patronların düzeniyle kavgalıyız!” ifadelerini kullandı.
Tüm bu yasalara, uygulamalara rağmen zafere ulaştıklarını belirten Gözüaçık, “Şimdi bizim önümüzde bir görev duruyor. Kayı İnşaat işçileriyle birlikte kazandığımız bu zaferi sınıf kardeşlerimizle buluşturmak zorundayız. Şehir şehir, şantiye şantiye bu mücadeleyi büyüteceğiz. Böyle kazanacağız.” dedi.
Gözuaçık “Evet sendikalarımızda birleşeceğiz, işçilerin örgütlü mücadelesini büyütmeye devam edeceğiz ancak hedefimiz daha da büyük olacak. Biz bu patronların düzenini alaşağı etmek zorundayız. Patonları, onların sözcülerini, onların bu ülkede ve dünyada kurdukları bütün iktidarları tıpış tıpış göndereceğiz. Bizler bu ülkeyi ve bu dünyayı değiştirebiliriz!” şeklinde konuştu.
“İŞÇİ SINIFI ÖRGÜTÜYLE BULUŞTUĞUNDA DEĞİŞTİREBİLECEKLERİNİN SINIRI YOK”
İşçi Emekçi Birliği Dönem Sözcüsü Kutay Soybil, “Son 16 yılda 22 milyon şirket iflas görüşmesi gerçekleştirdi. Tüm bu sayıların içinde bir sayı daha vardı o da Kayı işçilerinin zaferi. Günlük 17 bin dosyanın şirketlere peşkeş çekildiği yerde Kayı işçileri Ocak ayında çok uzun bir mücadeleyi başlattı. Güçsüz hissederek başladılar. Hepsi günden güne güçlendi. Gözümüzün önünde… Çünkü işçi sınıfı örgütüyle güçleniyor.” dedi.
Soybil “Biz o abilerimizi sonra Çimsataş’ta gördük, Tekstil işçilerinin yanında gördük. 1 Mayıs kürsülerimizde gördük. Sendika bürokratlarının değil işçilerin söz, yetki, kararının olduğu kürsülerde gördük. Hep birlikte bu mücadeleyi büyüttüler ve güçlendiler. İşçi sınıfı örgütüyle buluştuğunda değiştirebileceklerinin sınırı yok!.” ifadelerini kullandı.
“İŞÇİ SINIFI AYAĞA KALKARAK EKONOMİK KRİZDEN KURTULACAK”
Emekçi Hareket Partisi adına konuşan Emre Öztürk, “Bu ülkenin ekonomik krizi, sermaye sınıfının anlattığı gibi öyle geçip gitmeyecek. Daha zorlu, daha dalgalı, daha kavgalı günler hepimizi bekliyor. Büyük mücadele araçları üretebilirsek ancak bu günlerden sağ salim çıkabileceğiz. Yok böyle olmazsa ne olur? Zaten kanunda yazan şeyler uygulanır. Bankalara öncelik verilir. Bunlar bu ülkenin kanunlarında yazıyor. Sermaye sınıfının gizlisi saklısı yok. Diyor ki, ‘Eğer batarsam, senin de paran bende kalırsa bu para bende kalacak. Versem versem bankaya, müteahhite, iflas bekleyen akbabalara veririm. Ama işçilere yok. İşte Kayı İnşaat işçilerinin zaferi. Zaferimiz dediğimiz şey bunun alt edilmesi hikayesidir.” şeklinde konuştu.
Öztürk, “Burada bütün mesele alacağımızı aldık alamadık meselesi değil. Bu, ekonomik krizin üzerimize yıkıldığı bir zamanda işçi sınıfının nasıl kurtulacağıyla ilgili. Hani dün deprem tatbikatı yaptılar, masaların altında eğildiler. Öyle kurtulunmaz. İşçi sınıfı da eğilerek kurtulamayacak bu süreçten. İşçi sınıfı ayağa kalkarak kurtulacak! Ayağa kalkacak!” dedi.
İşçi sınıfının ekonomik krizden mağdur olarak çıkmaması için sadece sendikaların yeterli olmayacağını belirten Öztürk, “Söz, yetki, karar işçilerde olursa sendikalar yol açabilir. Sendikalarla sadece sınırlı olmaz. Mutlaka parti, program olması gerekir. Bunları bir araya getirirsek biz bu krizde mağdur olan değil mağrur olan taraf olacağız. Zaferler kazanacağız. Yaşasın Kayı zaferimiz.” ifadeleriyle sözlerine son verdi.
Konuşmaların ardından Praksis müzik grubu, şarkılarıyla sahnedeydi. Kayı işçilerinin zafer buluşması, Praksis konserinin ardından sona erdi.
-
İşçi Hareketi7 yıl önce
These ’90s fashion trends are making a comeback in 2017
-
İşçi Hareketi7 yıl önce
The final 6 ‘Game of Thrones’ episodes might feel like a full season
-
Analiz5 ay önce
Bakan Şimşek’i Asgari Ücret İle Yaşamaya Davet Ediyoruz
-
İşçi Hareketi7 yıl önce
According to Dior Couture, this taboo fashion accessory is back
-
Açıklama3 yıl önce
İnşaat-Sen’den Kazakistan’da mahsur kalan işçilerle ilgili açıklama
-
İşçinin Hakkı4 yıl önce
İşçiler sordu, sendika avukatı yanıtladı
-
İşçi Hareketi7 yıl önce
The old and New Edition cast comes together to perform
-
Açıklama3 yıl önce
HEBO’DA SENDİKALAŞAN İŞÇİLER İŞTEN ATILDI DİRENİŞ BAŞLADI