Bizimle iletişime geçin

İşçi Hareketi

İşçilerin Kürsüsü 16 Ekim’de Kartal’da Tekrar Kuruluyor

Yayınlandı

on

6b5287b2 2cf7 4d25 bd33 77db08dd0731

İşçi Emekçi Birliği, 16 Ekim’de Kartal’da “Artık Yeter! Emeğimiz ve Haklarımız İçin İşçi Emekçi Mitingi” gerçekleştirecek.

 

Ekonomik krizin derinleştiği, enflasyonun sürekli yükseldiği, temel ihtiyaç mallarına her gün zam geldiği mevcut duruma dikkat çekilen açıklamada, Bu süreçte işçilere yapılan zamların hızla eridiği vurgulandı. İşçi Emekçi Birliği adına okunan basın açıklamasında iktidarın ekonomi politikalarının patronları, finans şirketlerini ve bankaları koruduğu, emekçilere ise sadece günü kurtaran hamleler sunduğu belirtildi. Mitingin, işçilerin kürsüsü olacağının söylendiği açıklamada, “Gün işçi sınıfının birliğini büyütme, sesini yükseltme, yumruğunu masaya vurma günüdür.” denildi.

 

Açıklamanın tam metni;

 

Artık Yeter!

Emeğimiz ve Haklarımız İçin İşçi Emekçi Mitingi

 

İktidar ve sermaye çevreleri Türkiye ekonomisinin 2.çeyrekte %7.6 büyümesiyle övünüyorlar. Kırılan dünya rekorlarından bahsediyorlar.

 

Oysa gerçekte büyüyen sermayedir. İşçiler, emekçiler yoksullaşıyor. Kapitalizmin doğal yasasıdır bu! Sermaye büyür, işçiler, emekçiler yoksullaşır!

 

AKP, Erdoğan yönetiminin izlediği ekonomik siyasetin sonucu krizdir,  yüksek enflasyondur, yüksek işsizliktir. Emekçilerin alım gücünün düşmesi, yoksullaşması, ücretlerin erimesidir.

 

Sermayedarların ise keyfi yerinde! Bizim sırtımızdan kârlarına kâr katıyorlar!

 

Bankalar, şirketler tarihlerinin en yüksek kârlarını elde ediyorlar.

 

Merkez Bankası’ndan düşük faizle fonlanan bankalar, borçlanmaktan başka günü kurtarma şansı kalmayan emekçileri zincirlemiş olan finansal ağlarla kârlarına kâr katıyorlar. Bankaların kârları geçtiğimiz yıla göre 4 kat arttı. 

 

Bankalarda döviz cinsinden tasarruf bulundurabilenler geçtiğimiz yıldan bu yana yaşanan ve %120’lerdeki devalüasyonla servetlerini büyüttü. Kur Korumalı Mevduat adı verilen soygun mekanizmasıyla zenginlerin faizlerini bizlerin ödediği vergilerden, kamu kaynaklarından ödüyorlar. Elektriğe, doğalgaza, iğneden ipliğe her şeye her gün zam yapanlar, kamu kaynaklarını halkın ihtiyaçlarını karşılamak için değil servet transferinin arenası olarak kullanıyorlar. 

 

Ekonomi Bakanı açıkça itiraf etmişti: “Bu politikalar dar gelirliler dışında herkesi memnun ediyor”. Yaşanan servet transferinin sonucu açıktır. Milli gelirden emekçilerin aldığı pay 2 yılda %36’dan %25’e geriledi. Böylesi bir soygun, böylesi bir talan sadece patronlara “şimdiye kadar işçiler güldü, artık gülme sırası bizde” denilen 12 Eylül’de yaşanmıştı. Asgari ücret zamlarının bu talanı sürdürülebilir kılmak dışında bir işlevi olmadığı, işçi ücretlerini açlık sınırından uzaklaştırmadığı ortada. 

 

İşçi ve emekçileri açlık sınırına mahkum edenler bir yandan da Kürt halkına, kardeş halklara yönelik savaş ve saldırganlık politikalarına devam ediyorlar. Başta devrimciler olmak üzere tüm mücadele eden kesimleri baskı, zorbalık, gözaltı, tutuklamalarla sindirmeye, yok etmeye çalışıyorlar.

 

Böylesi bir soygun, savaş ve saldırganlık bu kadar aleni, bu kadar arsızca, bu kadar hoyratça nasıl gerçekleşebiliyor? 

 

Bu soygunu, baskı ve saldırıları yürütenler iktidar ve sermaye çevreleridir. İşçiyi soyan, mücadele eden tüm kesimleri baskı ve yasak, saldırılarla engellemeye çalışan, kardeş halklara karşı savaş ve saldırganlık politikalarını devreye sokan devletiyle sermayesiyle gözü dönmüş Türkiye kapitalizmidir, uluslararası finans-kapitaldir.

 

Ancak bu saldırılara yol veren bizlerin örgütsüzlüğüdür. İşçi sınıfının kendi bağımsız mücadele hattının, örgütlenmesinin, devletten ve sermayeden bağımsız düşünme ve davranma gücünün artmadığı koşullarda bu saldırılar şiddetlenerek devam edecektir. 

 

Gün işçi sınıfının birliğini büyütme, sesini yükseltme, yumruğunu masaya vurma günüdür. 

 

Gün iktidarın ve sermayenin soygun planlarına dur deme günüdür. 

 

Gün seçimleri beklemeden umut olacak, soygunu durduracak, işçilerin birliğini ve halkların kardeşliğini sağlayacak bir toparlanmayı sağlama günüdür. 

 

Gün hakları için direnen işçilerin yolunda mücadele etme günüdür.

 

Bizler bunun için mücadele ediyoruz ve tüm işçileri emekçileri 16 Ekim’de Kartal’da İşçi Emekçi Mitingi’nde bir araya gelmeye davet ediyoruz. 

 

İnsanca yaşanacak ücret, ihtiyaç oranında ücretsiz su, elektrik ve doğalgaz, işe gidiş geliş saatlerinde ücretsiz toplu ulaşım, temel ürünlerde fiyat artışlarının kontrolü, barınma hakkının güvence altına alınması işçiler birleşirse, mücadele ederse mümkündür. 

 

İşçi Emekçi Birliği 

Birleşik İşçi Hareketi,

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu,

Birleşik İşçi Kurultayı,

DEV TEKSTİL,

Devrimci Partili İşçiler,

Dostluk ve Kültür Derneği (DKDER),

Emekçi Hareket Partisi,

Emek ve Adalet Platformu,

İşçinin Kendi Partisi,

İşçi Hareketi Koordinasyonu,

Kaldıraç Hareketi,

KÖZ,

Proleter Devrimci Duruş,

Sosyalist Dayanışma Platformu,

Tüm Otomotiv Metal İşçileri Sendikası,

Yeni Dünya İçin Çağrı,

4. Vardiya İşçi Dayanışması

Sosyalist Kadın Hareketi, 

Özgürlükçü Hukukçular Derneği,

Komünist İşçi Hareketi (söz ve eylem)

Sosyalist Emekçiler Partisi

İşçilerin Güç Birliği Derneği

Sosyalist Meclisler Federasyonu

DİSK  Limter-İş

Taşeron Belediye İşçileri Birliği (TABİB)

Avukat Dayanışması

İşçi Hareketi

Patronların düzeninde işsizlik çözülmez: Her iş yerinde birlik, her iş yerinde sendika!

Yayınlandı

on

mess gebze

1. TÜİK’in son açıkladığı verilere göre yıllık işsizlik ayda %0,2 puan artarak %9,1 oldu. Bu oran nüfusumuzun 8 milyon 298’ine denk geliyor. Ancak ülkemizde açıklanan tek işsizlik verisi bu değil. DİSK-AR’ın bu verilere dayanarak yaptığı “geniş tanımlı işsizlik” hesaplaması da var. Bu hesaplamaya göre ise geniş tanımlı işsizlik oranı yıllık %26,5 ediyor. Bu kategori de hesaplamaya dahil edilince ülkemizdeki işsiz sayısı 10 milyon 453 bin kişi ediyor.

2. Ülkenin her yerindeki emekçilerin çalışma hayatına katılımına yönelik veriler neden böyle farklı farklı? Çünkü devletin kurumu olan TÜİK’i yönetenler, “iş bulma ümidini kesmiş olan” milyonlarca kişilik nüfusu bu hesaplamaya dahil etmiyor. Patronların çıkarlarına hizmet eden TÜİK’e göre ülkemizde bir insanın “işsiz” olarak sayılabilmesi için dahi “iş bulma umudunu kaybetmemiş” olması isteniyor.

3. Patronların “iş bulma umudu”ndan kast ettiği şey açık. İşsizlikle terbiye edilmiş, hakları için örgütlenmeyen bir işçi sınıfı istiyorlar. Toplumun bir kesimi sürekli işsiz kalmalı ki, işi olan işçileri patronlar hizaya getirebilsin. Patronlar istiyorlar ki, işçi uzun çalışma saatlerine alışsın. Sevdiklerine ve kendine biraz zaman ayırabildiğine şükretsin. İşini kaybetmekten korksun ki açlık sınırındaki ücretlere tamah etsin. Bu işçilerin emeğiyle ise büyük şirketler kar etsin.

4. Patron sınıfı, işçilerin çalıştıkları iş yerlerinin sahipleri. İşçilerin ürettikleri çok fazla miktardaki değere el koyarak zenginliklerini elde ediyorlar. Bu değerden işçilere çok küçük bir pay kalıyor. Onlar için en önemli şey en asgari miktarda işçi çalıştırıp, en asgari maaşları verip en azami karları elde etmek. Toplumun refahına katkıda bulunmak için değil, ancak sadece kendi karlarını korumak için milyonlarca insandan oluşan bir işsizler ordusuna ihtiyaçları var. Kapitalist düzen, böyle işliyor işte.

5. Son yıllarda tüm patronlar, bu işsizler ordusunu adeta güvence altına almak için durmaksızın çalışıyor. Tüm ülkeden sendikalaştıkları için işten çıkarılan, sarı sendikadan ayrıldığı için toplu halde işten atılan, sendikasızlıkla birlikte açlık ücretleri dayatılan işçilerin haberlerini alıyoruz. Yüksek enflasyonda alım gücümüzün düşmesini, işçi konfederasyonlarının satılmışlığını fırsat bilen patronlar krizden maksimum kar elde etmek istiyorlar.

6. Patron sınıfının bu saldırganlığına, milyonların işsizlikle burun buruna bırakılmasına karşı emekçilerin tek bir panzehiri var: O da örgütlenmek. Her fabrikada, her atölyede, her iş yerinde birlik kurmak. Sendikalaşmak, sendikal hakları için her türlü imkanı kullanarak mücadele etmek. Tıpkı bu seneki metal TİS’indeki gibi işçi sınıfı, ancak birliğini koruyarak ve örgütlülüğüne güvenerek somut kazanımlar elde edebilir. 

Continue Reading

İşçi Hareketi

Özçelik-İş Eti Alüminyum patronuyla anlaştı, direniş sona erdi

Yayınlandı

on

aluminm

Eti Alüminyum patronlarının %55’lik zam dayatmasını kabul etmeyen işçiler “%100 zam!” diyerek iş yavaşlatma eylemine başlamıştı.

İşçiler, sefalet dayatan patronların yanı sıra, ücret mücadelesinde yanlarında olmayan yetkili Özçelik-İş sendikası yönetimini de protesto etti. İşçiler, sarı sendikaya yönelik öfkesini Seydişehir’deki Özçelik-İş şubesi önüne de taşıdı.

İş yavaşlatma eylemi yapan işçiler, “açlık sınırında değil insanca geçinecek ücret” diyerek vardiyalar halinde direniş nöbetini sürdürdü.

SARI SENDİKA 1000 LİRA ARTIŞA “EVET” DEDİ

Ancak sarı Özçelik-İş sendikası yöneticileri, patronla masaya oturarak işçileri sattı. Sendika bürokratlarının patronlarla yaptığı görüşme sonucunda işçilere şu mesaj gitti:

Yaptığımız girişimler sonucunda 01.01.2024 tarihinden geçerli olmak üzere ücretlerinizde yüzde 62 oranında artış yapılması konusunda mutabakat sağlanmıştır. Protokole yönelik detaylı bilgiyi Şube Başkanı ve yöneticilerimiz sizlere aktaracaktır”

%100 zam için günler boyu direnişini sürdüren işçiler, anlaşmadan memnun değil. 

Continue Reading

Açıklama

Mağaza Market-Sen: Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika

Yayınlandı

on

images 13

Mağaza Market-Sen’in “Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika!” başlıklı açıklaması sosyal medya hesaplarından paylaşıldı.

 

Açıklama şu şekilde:

 

“İşçilerin omuzlarında ekonomik krizin yükü artmaya devam ediyor. Asgari ücrete yapılan zammın ardından yeni yılda yeni zamlarda yağmur gibi geldi.

 

Market patronları yurdun dört bir yanına mağaza açmaya devam ediyor. Marketler büyürken, işçilerin ücretleri daha da düşüyor, hakları daha da tırpanlanıyor. A101, ŞOK, BİM, HAKMAR, HAPPPY CENTER… ve daha fazlası. Tüm cirolarını market işçilerinin fazla mesailerinden ve gasp ettikleri haklarından elde ediyor.

 

Bu gidişata dur demek için İstanbul başta olmak üzere, birçok yerde HER MARKETE SENDİKA diyoruz. Haklarımız var, sendikamız var. Yalnız değiliz. Patronların ağalık ve kölelik düzenine birlik olarak son verebiliriz.

 

Sen de şimdi Mağaza Market-Sen’e üye ol!


Haklarımızı patronlardan hep birlikte alalım!”

 

Continue Reading

Trending