Bizimle iletişime geçin

İşçi Hareketi

Salgın döneminde 160’tan fazla kurye kazalarda hayatını kaybetti

Yayınlandı

on

Koronavirüs salgınının dünya genelinde etkisini göstermesiyle birçok iş sektörü durma noktasına geldi, motosikletli kuryeler ise en yoğun çalıştıkları dönemi yaşıyorlar. Günde yaklaşık 14 saat çalıştıklarını vurgulayan Adana Motosikletli Kuryeler Derneği Başkanı Yalçın Parmak, martta pandemi sürecinin başlamasından itibaren yoğunluktan ve yorgunluktan dolayı 160’tan fazla motosikletli kuryenin çalışırken kaza sonucu hayatını kaybettiğini söyledi.

Dünya genelinde Koronavirüs salgının etkisini arttırmasından sonra birçok kişi evlerinden çalışmaya başlarken tedbirler kapsamında restoran ve kafeler de paket servisle çalışmalarını sürdürdü.

Yiyecek- içecek sektörünün yanı sıra giyim ve teknoloji gibi sektörlerde de alışverişlerin büyük çoğunluğu internet üzerinden yapılmaya başlandı. Salgın şartları birçok mesleğin yavaşlamasına ya da durmasına yol açarken internet ve telefon üzerinden siparişle alışverişin bu yoğunluğu motosikletli kuryelerin mesaisini 14 saate kadar çıkardı. Sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu günler de dahil yoğun bir mesaiyle çalışan her sektörden motosikletli kuryeler, özellikle kış günlerinde yağmurlu ve soğuk havalarda zorlu şartlara rağmen işlerini yürütmeye çalışıyor.

DHA’ya konuşan Adana Motosikletli Kuryeler Derneği Başkanı Yalçın Parmak, iş yükü artan kuryelerin en büyük şikayetinin 5- 10 dakika için müşterilerden aldıkları tepkiler olduğunu, pandemi sürecinde saatlerce çalıştıklarını ve sosyal hayatlarının kalmadığını, Koronavirüs salgının başlamasından itibaren yoğunluktan ve yorgunluktan dolayı 160’tan fazla motosikletli kuryenin çalışırken kaza sonucu hayatını kaybettiğini söyledi.

“BAZI MÜŞTERİLER HALA ANLAYIŞSIZ”

12 yıldır motosikletli kurye olarak çalıştığını ve bir süre sonra da arkadaşlarıyla birlikte dernek kurduklarını belirten Yalçın Parmak, çalışma şartlarını iyileştirmek için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi. Koronavirüs salgını sonrası iş yoğunluklarının iki katına çıktığını kaydeden Parmak, bununla birlikte yorgunluğa ve hızlı çalışmaya bağlı kazaların da arttığını vurguladı. Bunun en büyük nedeninin anlayışsız müşteriler olduğunu söyleyen Parmak, “Online alışveriş hız kazanınca biz tamamen devreye girdik. Çalıştığım iş yerinde toplamda 5 motosikletli kurye var. Her birimiz bugün 40’ın üzerinde pakete çıktık. Hala da devam ediyor. Bu süreçte bir kesim değerimizi anlasa da bazı müşteriler hala anlayışsız davranıyor. Yağmur, çamur demeden götürdüğümüz bir siparişin karşılığında ‘Neden geç kaldın, iptal ediyorum’ gibi tepkiler almak bizi çok üzüyor. Günlük 150 TL’ye saatlerce çalışan insanlarız. Müşterilerin bazıları telefonu kapatır kapatmaz siparişleri gelsin istiyor. Bizim sektörde anlayış diye bir şey yok” dedi.

Yalçın Parmak’ın çalıştığı restorandan yemek sipariş eden ve teslim alan Özge Yıldız ise siparişinin biraz gecikmeli geldiğini ama bu süreçte bunu sorun etmenin anlamsız olduğunu söyledi. Kuryelerin ellerinden geleni yaptığını ifade eden Yıldız, “Gelen arkadaşın üstü başı ıslanmış, mahvolmuş. Böyle bir durumda 5- 10 dakikanın lafı dahi olmaz. Her şey için teşekkür etmek gerekir. Anlayışlı olmayan birçok insan var. Unutmamak gerekir ki bu insanlar biz evde otururken zor şartlarda hizmetlerini sürdürüyorlar” diye konuştu.

İşçi Hareketi

Patronların düzeninde işsizlik çözülmez: Her iş yerinde birlik, her iş yerinde sendika!

Yayınlandı

on

mess gebze

1. TÜİK’in son açıkladığı verilere göre yıllık işsizlik ayda %0,2 puan artarak %9,1 oldu. Bu oran nüfusumuzun 8 milyon 298’ine denk geliyor. Ancak ülkemizde açıklanan tek işsizlik verisi bu değil. DİSK-AR’ın bu verilere dayanarak yaptığı “geniş tanımlı işsizlik” hesaplaması da var. Bu hesaplamaya göre ise geniş tanımlı işsizlik oranı yıllık %26,5 ediyor. Bu kategori de hesaplamaya dahil edilince ülkemizdeki işsiz sayısı 10 milyon 453 bin kişi ediyor.

2. Ülkenin her yerindeki emekçilerin çalışma hayatına katılımına yönelik veriler neden böyle farklı farklı? Çünkü devletin kurumu olan TÜİK’i yönetenler, “iş bulma ümidini kesmiş olan” milyonlarca kişilik nüfusu bu hesaplamaya dahil etmiyor. Patronların çıkarlarına hizmet eden TÜİK’e göre ülkemizde bir insanın “işsiz” olarak sayılabilmesi için dahi “iş bulma umudunu kaybetmemiş” olması isteniyor.

3. Patronların “iş bulma umudu”ndan kast ettiği şey açık. İşsizlikle terbiye edilmiş, hakları için örgütlenmeyen bir işçi sınıfı istiyorlar. Toplumun bir kesimi sürekli işsiz kalmalı ki, işi olan işçileri patronlar hizaya getirebilsin. Patronlar istiyorlar ki, işçi uzun çalışma saatlerine alışsın. Sevdiklerine ve kendine biraz zaman ayırabildiğine şükretsin. İşini kaybetmekten korksun ki açlık sınırındaki ücretlere tamah etsin. Bu işçilerin emeğiyle ise büyük şirketler kar etsin.

4. Patron sınıfı, işçilerin çalıştıkları iş yerlerinin sahipleri. İşçilerin ürettikleri çok fazla miktardaki değere el koyarak zenginliklerini elde ediyorlar. Bu değerden işçilere çok küçük bir pay kalıyor. Onlar için en önemli şey en asgari miktarda işçi çalıştırıp, en asgari maaşları verip en azami karları elde etmek. Toplumun refahına katkıda bulunmak için değil, ancak sadece kendi karlarını korumak için milyonlarca insandan oluşan bir işsizler ordusuna ihtiyaçları var. Kapitalist düzen, böyle işliyor işte.

5. Son yıllarda tüm patronlar, bu işsizler ordusunu adeta güvence altına almak için durmaksızın çalışıyor. Tüm ülkeden sendikalaştıkları için işten çıkarılan, sarı sendikadan ayrıldığı için toplu halde işten atılan, sendikasızlıkla birlikte açlık ücretleri dayatılan işçilerin haberlerini alıyoruz. Yüksek enflasyonda alım gücümüzün düşmesini, işçi konfederasyonlarının satılmışlığını fırsat bilen patronlar krizden maksimum kar elde etmek istiyorlar.

6. Patron sınıfının bu saldırganlığına, milyonların işsizlikle burun buruna bırakılmasına karşı emekçilerin tek bir panzehiri var: O da örgütlenmek. Her fabrikada, her atölyede, her iş yerinde birlik kurmak. Sendikalaşmak, sendikal hakları için her türlü imkanı kullanarak mücadele etmek. Tıpkı bu seneki metal TİS’indeki gibi işçi sınıfı, ancak birliğini koruyarak ve örgütlülüğüne güvenerek somut kazanımlar elde edebilir. 

Continue Reading

İşçi Hareketi

Özçelik-İş Eti Alüminyum patronuyla anlaştı, direniş sona erdi

Yayınlandı

on

aluminm

Eti Alüminyum patronlarının %55’lik zam dayatmasını kabul etmeyen işçiler “%100 zam!” diyerek iş yavaşlatma eylemine başlamıştı.

İşçiler, sefalet dayatan patronların yanı sıra, ücret mücadelesinde yanlarında olmayan yetkili Özçelik-İş sendikası yönetimini de protesto etti. İşçiler, sarı sendikaya yönelik öfkesini Seydişehir’deki Özçelik-İş şubesi önüne de taşıdı.

İş yavaşlatma eylemi yapan işçiler, “açlık sınırında değil insanca geçinecek ücret” diyerek vardiyalar halinde direniş nöbetini sürdürdü.

SARI SENDİKA 1000 LİRA ARTIŞA “EVET” DEDİ

Ancak sarı Özçelik-İş sendikası yöneticileri, patronla masaya oturarak işçileri sattı. Sendika bürokratlarının patronlarla yaptığı görüşme sonucunda işçilere şu mesaj gitti:

Yaptığımız girişimler sonucunda 01.01.2024 tarihinden geçerli olmak üzere ücretlerinizde yüzde 62 oranında artış yapılması konusunda mutabakat sağlanmıştır. Protokole yönelik detaylı bilgiyi Şube Başkanı ve yöneticilerimiz sizlere aktaracaktır”

%100 zam için günler boyu direnişini sürdüren işçiler, anlaşmadan memnun değil. 

Continue Reading

Açıklama

Mağaza Market-Sen: Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika

Yayınlandı

on

images 13

Mağaza Market-Sen’in “Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika!” başlıklı açıklaması sosyal medya hesaplarından paylaşıldı.

 

Açıklama şu şekilde:

 

“İşçilerin omuzlarında ekonomik krizin yükü artmaya devam ediyor. Asgari ücrete yapılan zammın ardından yeni yılda yeni zamlarda yağmur gibi geldi.

 

Market patronları yurdun dört bir yanına mağaza açmaya devam ediyor. Marketler büyürken, işçilerin ücretleri daha da düşüyor, hakları daha da tırpanlanıyor. A101, ŞOK, BİM, HAKMAR, HAPPPY CENTER… ve daha fazlası. Tüm cirolarını market işçilerinin fazla mesailerinden ve gasp ettikleri haklarından elde ediyor.

 

Bu gidişata dur demek için İstanbul başta olmak üzere, birçok yerde HER MARKETE SENDİKA diyoruz. Haklarımız var, sendikamız var. Yalnız değiliz. Patronların ağalık ve kölelik düzenine birlik olarak son verebiliriz.

 

Sen de şimdi Mağaza Market-Sen’e üye ol!


Haklarımızı patronlardan hep birlikte alalım!”

 

Continue Reading

Trending