Merceses işçisi yaşadıkları sendikal sorunları İşçi Hareketi Koordinasyonu’na anlattı:
Ben bir Mercedes işçisiyim, 25-30 yıldır burada çalışıyorum. Ve istesek de istemesek de Türk Metal Sendikasına üye bir işçiyim.
Her ay bir günlük maaşımı aidat olarak ödemek zorundayım. Mesela kriz dönemlerinde işçiler arasında çok tepki çektiği halde biz yarım maaş alsak dahi aidatları tam alırlar. Her ay bir işçiden ortalama 150-200TL arası aidat alıyorlar. 90 bin üyesi olduğunu düşünürsek, hiçbir masrafları olmadığı halde dünyanın parasını kazanıyorlar işçilerin sırtından.
Aldıkları aidatlar sadece sendikayı zenginleştiriyor. İşçilerin yararına hiçbir icraat yok. Ben şimdiye kadar eğitimler dışında otellerden faydalanamadım. Sendikanın otelcilikle ne ilgisi var? Otel yerine işçilerin faydalanabilecekleri okul, hastane, kanser tedavi merkezleri kuramazlar mı? Ama yok, eski sendika başkanının oğlunun borsada harcayacağı milyonlar var. Kıbrıs’ta paha biçilemez arazileri var. Tüm bunları örtbas etmek için kurdukları ve her niyeyse batırdıkları bir tv kanalı var. Nereden geldiği belli olmayan bir yayın aracına 6 milyon dolar ödediklerini, buna da daha sonra devletin el koyduğunu hepimiz biliyoruz. Hiç birine birşey olmadı. Bizim kayıp milyonlarımız kasaya geri dönmedi.
Buradaki sendika baş temsilcisi, ünite birim temsilcileri de dahil hepsi Mercedes’ten maaş alıyor. Beni temsil edecek sendikacı, Mercedes’ten maaş alırken benim haklarımı koruyabilir mi? Sendikanın en büyük hatalarından biri bu mesela. Temsilcilerin hepsi insan kaynakları ile çok sıkı fıkılar. Bizden çok memurları tutarlar. Örneğin servis bizim sendikal hakkımız. Ama servis dolu olsa memur bir taksiye atlayıp işe gidebilir. Ödemesini alır. İşçi gidemez. Sendika işten atılacak listesi hazırlar mı? Bizimki kendi elleriyle insan kaynaklarına liste veriyor.
91 yılında greve çıktık. Tam 33 gün sürdü. Sendika bunu 28 gün gösterdi. 30 gün gösterse asgari ücret ödemek zorundaydı. Ödemedi.
2002-2016 yılları arasında yapılan hiçbir toplu iş sözleşmesinden işçinin yararına bir sonuç çıkmamıştı. Ta ki 2016’da Bursa’da direnen, toplu istifaya giden metal işçilerine kadar. O dönem İstanbul da ayaklanmasın diye sendika tarafından işçilere 1000’er lira havadan para ödenmiştir mesela. Şimdi bir nebze birşeyler değiştiyse o zaman direnen işçilerin kazanımları sayesindedir.
Sendika her zaman esnek çalışma yok. Bu bizim bir başarımızdır diye övünür. Görünürde olmayan esnek çalışma, gerçekte vardır. Şirketlere özel kısa süreli anlaşmalar yapıp, yarısı sizden yarısı bizden deyip çalıştırırlar.
Son zamanlarda “uzatmalı stajyer” diye birşey çıkardılar. 3 yıl boyunca yeni mezunları stajyer maaşına çalıştırırlar. Mavi yaka olamadıkları için sendikalı işçilerin haklarında da faydalanamazlar. Lütuf gibi yarım erzak falan verilir. Köleliğin yeni adıdır aslında uzatmalı stajyer. Onlar da mavi yakalı herhangi bir işçi kadar çok çalışır oysa.
Mesela her sözleşmede %35 zam aldık falan diye anlatırlar. Yapılan sözleşmelerde ortak ücret diye birşey vardır. Sayılarla oynayıp düşük bir ücret gösterip buna %35 zam yaparlar. Diyelim ki 20 yıllık bir işçinin saat ücreti 25 TL, belirlenen ortak saat ücreti 20 TL işçinin gerçekte maaşına yansıyan zam oranı ise yalnızca %10.
Yıl Sonu performans değerlendirmesi yapılır. Bölüm sorumlusu yapar, işçiye imzalatılır. Puanda 2 sene düşüş olursa, işveren işten atma hakkına sahip olur. Bu konuda insan kaynaklarının kesin talimatı vardır. “Kimseye 3’ten yüksek puan verilmeyecek.” En yüksek puan 5’tir, kimse alamaz. Peki işçi neden yönetici performansı değerlendiremiyor? Eskiden her sene memnuniyet anketi yapılırdı. Sonuçlardan memnun kalmadılar, onu da kaldırdılar artık. Fabrikada çayı bile parasıyla içiyoruz. Bir tost 8,5 TL. İşçi her gün bu kadar parayı nasıl ödesin? “Sabah 7:00 de iş başı yapıyor. Ne ara evde kahvaltı hazırlasın da yesin?” diyen yok.
Profil ve saç imlatında çalışan işçilerin hepsi sağlığını kaybediyor. En kötü çalışma koşullarından biri orada çünkü. Hiçbiri meslek hastalığından gösterilmiyor. İş sağlığı güvenliği diye yasa var, uygulanmıyor. Sendika bunları göremiyor mu?
Fabrikadaki bölümlerin çoğunu 2008’den sonra ağır sanayiden çıkardılar. Kimse farkında bile değil. Bu ne demek? Ağır sanayi şartlarını işçiye sağlamamak demek. Verilen yemeğin kalorisinin bile buna göre ayarlanması gerekiyor aslında.
Geçen yıl pandemide daha az işçiyi, daha çok çalıştırarak bütün siparişleri teslim ettiler. İşçilere içerideki yıllık izinleri kullandırıp, ücretsiz izin ve kısa çalışmaya aldılar. Servisten, yemekten, ücretten, her şeyden kar ettiler. Üstüne bir de devletten teşvik alan yine işveren oldu. Kaybedense yalnızca bizdik.
Almanya’daki işçilere pandemi desteği 1000€ dağıtılırken, Türkiye’deki işçilere 200€ düştü. 800€ yolda gelirken kayboldu herhalde. Daimler geçen yılın bilançosunda göstermiş 130 bin işçisi var dünya genelinde, 130 milyon € verilmiş. Biz göremedik. Sendika bununla bile övündü. Sanki kendi başarıları.