Bizimle iletişime geçin

İşçi Hareketi

Asgari ücretin % 26’sı faturalara gidiyor. Yılbaşından bu yana doğalgaza % 17.7, elektriğe ise % 22 zam.

Yayınlandı

on

2 SITE IHK Kopyasi 3

En son 2021 Temmuz’da yüzde 15 zamlanan elektrik faturaları sosyal medyada vatandaşın en çok tartıştığı gündem oldu. Elektrik Mühendisleri Odası’nın hesaplamasına göre, dört kişilik bir ailenin elektrik faturasına ödediği tutar son 5 yılda 94 TL’den 210 TL’ye ulaştı.

 

Sözcü’den Gamze Bal’ın derlemesine göre; Türkiye, 2021 Temmuz’una yüzde 15 elektrik, yüzde 12 doğalgaz zammıyla girmişti. Yılbaşından bu yana doğalgazdaki zam yüzde 17.7, elektrikteki zam ise yüzde 22’yi buldu.

 

Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Olgun Sakarya, dört kişilik bir ailenin standart ihtiyacı olan 230 kw’lık aylık elektrik tüketimi için ödediği tutarın 2020 Aralık’ta 183.4 TL iken, 2021 Temmuz itibarıyla 210.5 TL’ye çıktığını söylüyor.

 

2016’DA ELEKTRİĞE AYLIK 95 TL ÖDENİYORDU

 

EMO’nun hesaplamasına göre, dört kişilik bir ailenin elektrik faturasına ödediği tutar 2016’da 94.8 TL idi. Bu tutar 2017’de 94.7 TL olurken, 2018’de 137.3 TL’ye ve 2019’da ise 163.2 TL’ye ulaştı.

 

Elektrik, üretimde kullanılan temel bir girdi olduğu için tüm mal ve hizmetlerin fiyatını artırıcı bir etkisi bulunuyor. Olgun Sakarya buna dikkat çekerek, elektrik zamlarının ekmekten suya, ayakkabıdan tarımsal ürünlere kadar her alanda fiyatları artırıcı etki yapacağı konusunda uyarıyor.

 

ASGARİ ÜCRETİN YÜZDE 26’SI FATURALARA GİDİYOR

 

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu’nun hesaplamasına göre ise, dört kişilik bir ailenin elektrik, doğalgaz, su ve internet dahil tüm aylık faturalarının tutarı 760 lirayı aşmış durumda. Bu da asgari ücretin yüzde 26’sına tekabül ediyor.

 

Doğalgaz faturasına ödenen aylık tutar illere göre değişmekle birlikte 152-182 TL aralığında olurken, su faturasına ödenen tutar 70-88 TL, telefon ve internete ödenen tutar ise 311 TL olarak öne çıkıyor.

 

Gazete Duvar‘a konuşan Enerji Verimliliği Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Koç, elektrik fiyatlarına her tarife döneminde 4 defa zam yapıldığını belirten “2019 ve 2021 yılları arasında ciddi artışlar var. EPDK dağıtım bedelini artırarak dağıtım şirketlerini mutlu ediyor. Mesken için ‘birim fiyatı’ denilen en çıplak dağıtım bedeli 74 kuruş. Buna Elektrik Enerjisi Fonu, TRT payı, Belediye Tüketim Vergisi (BTV) ekleniyor. Devlet ayrıca elektrik fatura bedelinin tamamından KDV de alıyor. Ödenen faturanın yüzde 40-45’i vergi” diye konuştu.

 

“YÜKSEK FATURA DEVLET KAYNAKLI”

 

Yüksek faturaların dağıtım şirketlerinden kaynaklanmadığını, tarifenin EPDK tarafından belirlendiğini dile getiren Koç, “Cevap aranması gereken soru şu; Devlet elektrik birim fiyatına zam yaparken neden Enerji Fonu, TRT payı, BTV de aldığını hesaba katmıyor? Fatura bedelinin yüzde 7-8’i bu vergilere gidiyor. En son zam 1 Temmuz’da yapıldı. Yeni bir zam daha geldiğinde faturalar daha da el yakacak” ifadelerini kullandı. Koç şunları söyledi:

 

Elektrik faturalarında bunlar iyi günlerimiz. Ekim ayında birim fiyatı 1 lirayı aşabilir. Çünkü şu an kuraklık var ve barajlarda su seviyesi düşük. Elektriğin yüzde 42’si doğalgazdan üretiliyor. Bu da maliyeti artırıyor. Eğer yağışlar başlar ve barajlar rahatlarsa elektrik maliyeti düşer. Ne kadar yenilenebilir enerjimiz olursa, doğalgazdan üretim de o kadar azalır.”

 

“HERKES KENDİ ELEKTRİĞİNİ ÜRETSİN”

 

Vatandaşın el yakan elektrik faturalarından nasıl kurtulacağı konusunda da görüşünü açıklayan Koç, şu önerilerde bulundu: “Güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına önem vermemiz lazım. Özellikle güneş santralleri önemli. Güneş santrallerinin daha küçük kullanıcıya kadar yaygınlaştırılması çözüm olacaktır. Çatıya, bahçeye kurulacak güneş santralleriyle herkes kendi elektriğini üretmediği sürece faturalar el yakmaya devam edecektir.”

İşçi Hareketi

Patronların düzeninde işsizlik çözülmez: Her iş yerinde birlik, her iş yerinde sendika!

Yayınlandı

on

mess gebze

1. TÜİK’in son açıkladığı verilere göre yıllık işsizlik ayda %0,2 puan artarak %9,1 oldu. Bu oran nüfusumuzun 8 milyon 298’ine denk geliyor. Ancak ülkemizde açıklanan tek işsizlik verisi bu değil. DİSK-AR’ın bu verilere dayanarak yaptığı “geniş tanımlı işsizlik” hesaplaması da var. Bu hesaplamaya göre ise geniş tanımlı işsizlik oranı yıllık %26,5 ediyor. Bu kategori de hesaplamaya dahil edilince ülkemizdeki işsiz sayısı 10 milyon 453 bin kişi ediyor.

2. Ülkenin her yerindeki emekçilerin çalışma hayatına katılımına yönelik veriler neden böyle farklı farklı? Çünkü devletin kurumu olan TÜİK’i yönetenler, “iş bulma ümidini kesmiş olan” milyonlarca kişilik nüfusu bu hesaplamaya dahil etmiyor. Patronların çıkarlarına hizmet eden TÜİK’e göre ülkemizde bir insanın “işsiz” olarak sayılabilmesi için dahi “iş bulma umudunu kaybetmemiş” olması isteniyor.

3. Patronların “iş bulma umudu”ndan kast ettiği şey açık. İşsizlikle terbiye edilmiş, hakları için örgütlenmeyen bir işçi sınıfı istiyorlar. Toplumun bir kesimi sürekli işsiz kalmalı ki, işi olan işçileri patronlar hizaya getirebilsin. Patronlar istiyorlar ki, işçi uzun çalışma saatlerine alışsın. Sevdiklerine ve kendine biraz zaman ayırabildiğine şükretsin. İşini kaybetmekten korksun ki açlık sınırındaki ücretlere tamah etsin. Bu işçilerin emeğiyle ise büyük şirketler kar etsin.

4. Patron sınıfı, işçilerin çalıştıkları iş yerlerinin sahipleri. İşçilerin ürettikleri çok fazla miktardaki değere el koyarak zenginliklerini elde ediyorlar. Bu değerden işçilere çok küçük bir pay kalıyor. Onlar için en önemli şey en asgari miktarda işçi çalıştırıp, en asgari maaşları verip en azami karları elde etmek. Toplumun refahına katkıda bulunmak için değil, ancak sadece kendi karlarını korumak için milyonlarca insandan oluşan bir işsizler ordusuna ihtiyaçları var. Kapitalist düzen, böyle işliyor işte.

5. Son yıllarda tüm patronlar, bu işsizler ordusunu adeta güvence altına almak için durmaksızın çalışıyor. Tüm ülkeden sendikalaştıkları için işten çıkarılan, sarı sendikadan ayrıldığı için toplu halde işten atılan, sendikasızlıkla birlikte açlık ücretleri dayatılan işçilerin haberlerini alıyoruz. Yüksek enflasyonda alım gücümüzün düşmesini, işçi konfederasyonlarının satılmışlığını fırsat bilen patronlar krizden maksimum kar elde etmek istiyorlar.

6. Patron sınıfının bu saldırganlığına, milyonların işsizlikle burun buruna bırakılmasına karşı emekçilerin tek bir panzehiri var: O da örgütlenmek. Her fabrikada, her atölyede, her iş yerinde birlik kurmak. Sendikalaşmak, sendikal hakları için her türlü imkanı kullanarak mücadele etmek. Tıpkı bu seneki metal TİS’indeki gibi işçi sınıfı, ancak birliğini koruyarak ve örgütlülüğüne güvenerek somut kazanımlar elde edebilir. 

Continue Reading

İşçi Hareketi

Özçelik-İş Eti Alüminyum patronuyla anlaştı, direniş sona erdi

Yayınlandı

on

aluminm

Eti Alüminyum patronlarının %55’lik zam dayatmasını kabul etmeyen işçiler “%100 zam!” diyerek iş yavaşlatma eylemine başlamıştı.

İşçiler, sefalet dayatan patronların yanı sıra, ücret mücadelesinde yanlarında olmayan yetkili Özçelik-İş sendikası yönetimini de protesto etti. İşçiler, sarı sendikaya yönelik öfkesini Seydişehir’deki Özçelik-İş şubesi önüne de taşıdı.

İş yavaşlatma eylemi yapan işçiler, “açlık sınırında değil insanca geçinecek ücret” diyerek vardiyalar halinde direniş nöbetini sürdürdü.

SARI SENDİKA 1000 LİRA ARTIŞA “EVET” DEDİ

Ancak sarı Özçelik-İş sendikası yöneticileri, patronla masaya oturarak işçileri sattı. Sendika bürokratlarının patronlarla yaptığı görüşme sonucunda işçilere şu mesaj gitti:

Yaptığımız girişimler sonucunda 01.01.2024 tarihinden geçerli olmak üzere ücretlerinizde yüzde 62 oranında artış yapılması konusunda mutabakat sağlanmıştır. Protokole yönelik detaylı bilgiyi Şube Başkanı ve yöneticilerimiz sizlere aktaracaktır”

%100 zam için günler boyu direnişini sürdüren işçiler, anlaşmadan memnun değil. 

Continue Reading

Açıklama

Mağaza Market-Sen: Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika

Yayınlandı

on

images 13

Mağaza Market-Sen’in “Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika!” başlıklı açıklaması sosyal medya hesaplarından paylaşıldı.

 

Açıklama şu şekilde:

 

“İşçilerin omuzlarında ekonomik krizin yükü artmaya devam ediyor. Asgari ücrete yapılan zammın ardından yeni yılda yeni zamlarda yağmur gibi geldi.

 

Market patronları yurdun dört bir yanına mağaza açmaya devam ediyor. Marketler büyürken, işçilerin ücretleri daha da düşüyor, hakları daha da tırpanlanıyor. A101, ŞOK, BİM, HAKMAR, HAPPPY CENTER… ve daha fazlası. Tüm cirolarını market işçilerinin fazla mesailerinden ve gasp ettikleri haklarından elde ediyor.

 

Bu gidişata dur demek için İstanbul başta olmak üzere, birçok yerde HER MARKETE SENDİKA diyoruz. Haklarımız var, sendikamız var. Yalnız değiliz. Patronların ağalık ve kölelik düzenine birlik olarak son verebiliriz.

 

Sen de şimdi Mağaza Market-Sen’e üye ol!


Haklarımızı patronlardan hep birlikte alalım!”

 

Continue Reading

Trending