Bizimle iletişime geçin

İşçi Hareketi

Ücretlere Yılda 4 Defa Zam! Asgari Ücret Düzenine Son!

Yayınlandı

on

kocael

Milyonlarca emekçiyi ilgilendiren asgari ücret zam görüşmeleri devam ediyor. Yılbaşında yapılacak zam ile birlikte 2024’te asgari ücrete tekrar zam yapılmayacağı Çalışma Bakanı Işıkhan tarafından açıklanmıştı.

Neden Ücretlere Yılda 4 Defa Zam Diyoruz?


Asgari ücret düzeni, emekçileri açlık sınırında tutmaya yarıyor. Bu düzene son vermenin yolu ücretlerimize yılın her çeyreğinde yapılacak zamlardır. Bu senenin son zammı Temmuz ayında yapıldı. Ve 2022 yılından bu yana asgari ücrete %103 civarında bir artış oldu. TÜİK’in açıkladığı ortalama yıllık enflasyon oranı %53,40. Şu anda asgari ücretin yıl içinde kaybettiği değer ise 6,000₺ civarında. Bir de her gün hissettiğimiz gerçek enflasyon var. Bir emekçinin ücreti, bir evin aylık kirasından daha düşük. Gıda enflasyonu her ay %2-3 bandında artarak %67’ye gelmiş ve yılı bu şekilde kapatacak. Açlık sınırı 13 Bin TL’ye, Yoksulluk sınır ise 45 Bin TL’ye dayanmış durumdayken patronlar, hükümetin tekrar yetki aldığı günden bu yana %400 kar elde etmiş durumdalar. Her yılın çeyreğinde açıkladıkları kar ve büyümeden emekçilere pay düşmüyor. Bu yüzden sadece açlık sınırını geçecek bir ücret değil, Yoksulluğa ve asgari ücrete de son verecek bir ücret için yılda 4 defa zam diyoruz.

Masada İşçileri Temsil Etmesi Gereken Türk-İş: “Rakam Söylersek Bağlanır Kalırız”

 

Türk-İş masadan işçiler adına rakam açıklamadan ayrılıp duruyor. Bu nedenle emekçilerin pazarlık payını tamamen ortadan kaldırıyorlar. Türk-İş’in açlık sınırında yaşayan emekçilere bahanesi bol. Basın mensuplarının “Neden bir rakam açıklamıyorsunuz?” sorusuna “TÜRK-İŞ olarak herhangi bir ücret söylemedik. Biz ücreti söylediğimiz zaman bağlanır kalırız. İşveren tarafından ücret gelecek ki biz ona göre değerlendirme yapacağız.” cevabı veriyor yöneticileri. Ücret söyleyip altında kalmaktan korkuyorlarmış. O kadar umutlular ki tekliften. Ya ağızlarından bir talep çıkıverir ve karşı tarafa koz verirlerse? Aklımızla dalga geçiyorlar. Açlık sınırının altında yaşayan milyonlarca insanla dalga geçiyorlar! Türk-İş, rakamlara bağlanıp kalmayacaksa o masada neden işçileri temsil ediyor?

İşçi Ücretleri Enflasyonu Artırıyor mu?

Ücret zammı her gündeme geldiğinde, sosyal medyada, televizyon kanallarında yüksek enflasyona işçi ücretlerinin sebep olduğu anlatılmak isteniyor. Ücretlere yapılan zam oranlarının enflasyonu etkilemediği apaçık ortada. Gerçek şu ki, yüksek enflasyon, emekçilerin kazandığı ücretten değil şirketlerin karlarını korumasından kaynaklanıyor. IMF’nin açıkladığı rakamlar bile bunu söylüyor. Enflasyona en çok %45 ile şirket karları etki ederken, işçi ücretleri toplamda sadece %15 kadar bir etkide bulunuyor.


Hükümet Patronlarla Birlikte Kemer Sıkıyor

 

İşveren için işçiyi açlık sınırında ücretle çalıştırmak daha karlı oluyor. İktidar, “Milletimizi seviyoruz” derken bir taraftan yabancı yatırımcıya da ülkeyi “ucuz iş gücü cenneti” olarak tanıtıyor. Bu düzen sürsün diye işçilerin nerede sendikal bir mücadelesi varsa orada patronların kolluk gücü buna karşı seferber oluyor. Sendikal haklar engelleniyor, her işyerinde hükümet ve patronların eliyle sarı sendikaların varlığı sağlanmak isteniyor.

 

Her işyerine gerçek sendikalarımızı emekçileri bu sefalet düzeninden kurtarmak için götüreceğiz. Birliklerimizi var edeceğiz. Açlık sınırında yaşamamızı isteyenlere karşı yılda 4 defa zam hakkımızı almak için mücadelemizi her işyerinde başlatacağız.

İşçi Hareketi

Patronların düzeninde işsizlik çözülmez: Her iş yerinde birlik, her iş yerinde sendika!

Yayınlandı

on

mess gebze

1. TÜİK’in son açıkladığı verilere göre yıllık işsizlik ayda %0,2 puan artarak %9,1 oldu. Bu oran nüfusumuzun 8 milyon 298’ine denk geliyor. Ancak ülkemizde açıklanan tek işsizlik verisi bu değil. DİSK-AR’ın bu verilere dayanarak yaptığı “geniş tanımlı işsizlik” hesaplaması da var. Bu hesaplamaya göre ise geniş tanımlı işsizlik oranı yıllık %26,5 ediyor. Bu kategori de hesaplamaya dahil edilince ülkemizdeki işsiz sayısı 10 milyon 453 bin kişi ediyor.

2. Ülkenin her yerindeki emekçilerin çalışma hayatına katılımına yönelik veriler neden böyle farklı farklı? Çünkü devletin kurumu olan TÜİK’i yönetenler, “iş bulma ümidini kesmiş olan” milyonlarca kişilik nüfusu bu hesaplamaya dahil etmiyor. Patronların çıkarlarına hizmet eden TÜİK’e göre ülkemizde bir insanın “işsiz” olarak sayılabilmesi için dahi “iş bulma umudunu kaybetmemiş” olması isteniyor.

3. Patronların “iş bulma umudu”ndan kast ettiği şey açık. İşsizlikle terbiye edilmiş, hakları için örgütlenmeyen bir işçi sınıfı istiyorlar. Toplumun bir kesimi sürekli işsiz kalmalı ki, işi olan işçileri patronlar hizaya getirebilsin. Patronlar istiyorlar ki, işçi uzun çalışma saatlerine alışsın. Sevdiklerine ve kendine biraz zaman ayırabildiğine şükretsin. İşini kaybetmekten korksun ki açlık sınırındaki ücretlere tamah etsin. Bu işçilerin emeğiyle ise büyük şirketler kar etsin.

4. Patron sınıfı, işçilerin çalıştıkları iş yerlerinin sahipleri. İşçilerin ürettikleri çok fazla miktardaki değere el koyarak zenginliklerini elde ediyorlar. Bu değerden işçilere çok küçük bir pay kalıyor. Onlar için en önemli şey en asgari miktarda işçi çalıştırıp, en asgari maaşları verip en azami karları elde etmek. Toplumun refahına katkıda bulunmak için değil, ancak sadece kendi karlarını korumak için milyonlarca insandan oluşan bir işsizler ordusuna ihtiyaçları var. Kapitalist düzen, böyle işliyor işte.

5. Son yıllarda tüm patronlar, bu işsizler ordusunu adeta güvence altına almak için durmaksızın çalışıyor. Tüm ülkeden sendikalaştıkları için işten çıkarılan, sarı sendikadan ayrıldığı için toplu halde işten atılan, sendikasızlıkla birlikte açlık ücretleri dayatılan işçilerin haberlerini alıyoruz. Yüksek enflasyonda alım gücümüzün düşmesini, işçi konfederasyonlarının satılmışlığını fırsat bilen patronlar krizden maksimum kar elde etmek istiyorlar.

6. Patron sınıfının bu saldırganlığına, milyonların işsizlikle burun buruna bırakılmasına karşı emekçilerin tek bir panzehiri var: O da örgütlenmek. Her fabrikada, her atölyede, her iş yerinde birlik kurmak. Sendikalaşmak, sendikal hakları için her türlü imkanı kullanarak mücadele etmek. Tıpkı bu seneki metal TİS’indeki gibi işçi sınıfı, ancak birliğini koruyarak ve örgütlülüğüne güvenerek somut kazanımlar elde edebilir. 

Continue Reading

İşçi Hareketi

Özçelik-İş Eti Alüminyum patronuyla anlaştı, direniş sona erdi

Yayınlandı

on

aluminm

Eti Alüminyum patronlarının %55’lik zam dayatmasını kabul etmeyen işçiler “%100 zam!” diyerek iş yavaşlatma eylemine başlamıştı.

İşçiler, sefalet dayatan patronların yanı sıra, ücret mücadelesinde yanlarında olmayan yetkili Özçelik-İş sendikası yönetimini de protesto etti. İşçiler, sarı sendikaya yönelik öfkesini Seydişehir’deki Özçelik-İş şubesi önüne de taşıdı.

İş yavaşlatma eylemi yapan işçiler, “açlık sınırında değil insanca geçinecek ücret” diyerek vardiyalar halinde direniş nöbetini sürdürdü.

SARI SENDİKA 1000 LİRA ARTIŞA “EVET” DEDİ

Ancak sarı Özçelik-İş sendikası yöneticileri, patronla masaya oturarak işçileri sattı. Sendika bürokratlarının patronlarla yaptığı görüşme sonucunda işçilere şu mesaj gitti:

Yaptığımız girişimler sonucunda 01.01.2024 tarihinden geçerli olmak üzere ücretlerinizde yüzde 62 oranında artış yapılması konusunda mutabakat sağlanmıştır. Protokole yönelik detaylı bilgiyi Şube Başkanı ve yöneticilerimiz sizlere aktaracaktır”

%100 zam için günler boyu direnişini sürdüren işçiler, anlaşmadan memnun değil. 

Continue Reading

Açıklama

Mağaza Market-Sen: Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika

Yayınlandı

on

images 13

Mağaza Market-Sen’in “Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika!” başlıklı açıklaması sosyal medya hesaplarından paylaşıldı.

 

Açıklama şu şekilde:

 

“İşçilerin omuzlarında ekonomik krizin yükü artmaya devam ediyor. Asgari ücrete yapılan zammın ardından yeni yılda yeni zamlarda yağmur gibi geldi.

 

Market patronları yurdun dört bir yanına mağaza açmaya devam ediyor. Marketler büyürken, işçilerin ücretleri daha da düşüyor, hakları daha da tırpanlanıyor. A101, ŞOK, BİM, HAKMAR, HAPPPY CENTER… ve daha fazlası. Tüm cirolarını market işçilerinin fazla mesailerinden ve gasp ettikleri haklarından elde ediyor.

 

Bu gidişata dur demek için İstanbul başta olmak üzere, birçok yerde HER MARKETE SENDİKA diyoruz. Haklarımız var, sendikamız var. Yalnız değiliz. Patronların ağalık ve kölelik düzenine birlik olarak son verebiliriz.

 

Sen de şimdi Mağaza Market-Sen’e üye ol!


Haklarımızı patronlardan hep birlikte alalım!”

 

Continue Reading

Trending