Çalışma Bakanlığı, patron sendikası TİSK ve sözde işçileri temsil eden Türk-İş arasındaki asgari ücret görüşmeleri tamamlandı. Toplantı sonucunda mevcut enflasyon koşullarında emekçilere ‘yeterli’ buldukları rakam tam olarak 17 bin 2 TL.
Yeni yıla böyle giriyoruz işte. Ülkemizde çalışan insan sayısının oranı yüzde 50’lere ulaşıyor. Bu milyonlarca insan demek. Masada oturan Türk-İş’in yayınladığı istatistiklere göre açlık sınırı 14 bin 25, yoksulluk sınırı ise 45.686 TL. Şirketler yüzde 400’lere varan karlar açıklıyor. Patronlar ise bizi açlık sınırında ücretlere mahkum ediyor. Hükümet sözcüleri ise “asgari ücrete yılda 1 kez zam yeter” diyor.
Şimdi zam yaptıkları asgari ücreti Şubat ayında alacağız. Mart ayına geldiğimizde bu zamlı ücretler de durmadan artan enflasyonla erimiş olacak. O gün gelince bizim için yoksulluk sınırını bile geçemeyen hükümet bize tutumlu ve sabırlı olmamızı söyleyecek.
Sarı sendika Türk-İş temsilcileri toplantı öncesinde “rakam söyleyemeyiz” diyordu. Toplantı sonrasında da “bizim teklifimiz 18 bin TL idi” dediler. Ancak sonradan öğrendik ki masada bu rakam telaffuz dahi edilmemiş. Bu hayat pahalılığında ortaya konan tiyatro, altına imza atılan rakam tam bir rezalettir. Ek iş yapmadan ay sonunu getiremeyen, borç ödeyemediği için intihar eden işçi sınıfıyla alenen alay etmektir.
Ancak tüm ekonomik imkanları elinde bulunduran ve bizlere açlık koşullarını dayatanlara karşı asla çaresiz değiliz. Asgari ücret toplantısı bitse de emekçilerin ücret mücadelesi sona ermedi. Açlık, yoksulluk sınırlarını geçmek bizim örgütlü gücümüzle mümkün. Refah sınırının ötesinde bir yaşamın mücadelesini verebiliriz.
Ücret mücadelesini gün be gün büyüteceğiz, patron düzeninin açlık dayatmasına son vereceğiz.