
Geçinemediği için geçine bilip hayatını edebilmek adına, ana doludan büyük şehirlere göç eden işçi kardeşlerimizin çalışmak adına acemilik dönemini daha çabuk atlata biliyor oluşu ve daha hızlı para kazanılıyor oluşundan ötürü, ilk sıralarında yer alan tekstil iş kolu bu gerçeklikle birlikte kayıt dışı çalışmaları, güvencesiz çalışmaları, taşeron yolu ile işçinin hiçbir faydasına olmayan tamamen patrona ve taşerona yarayan gündelikçi çalışmaları beraberinde getiriyor.
PEKİ NEYDİ KAYIT DIŞI VE GÜNDELiKÇİ ÇALIŞMA?
1. Kayıt Dışı Çalışma: Sabahın kör karanlığında akşamın karanlığına kadar emek verip alın teri döktüğümüz atölyelerde, fabrikalarda, haksız mesaisiz uzun çalışma koşulları, sigortaların düzenli yatırılmaması yada yatırıyoruz deyip hiç yatırılmaması, 1 sene gözüken emekliliğimizde bize hiçbir faydası olamayan 200 TL’lik sağlık sigortası yapılıyor oluşu, resmi tatillerin mesaiden bile sayılmaması, 1 yıl çalışıp hak ettiğimiz 14 gün olan senelik izinlerimizin yok sayılması işte tamda bunların hepsi, tam bir kayıt dışı çalışma örneğidir.
2. Gündelikçi Çalışma: Gündelikçi olarak çalışmak bir yerde sabit çalışmayan, taşerona bağlı çalışan, hiçbir sosyal hakkı bulunmaksızın çalışan işçiler için kullanılır. Bu işçiler aylık sabit çalışandan günlük olarak çok para alıyormuş gibi gözükse de ay sonunda daha kazançlı olan sabit taşerona bağlı olmaksızın çalışan işçidir. Çünkü sabit çalışan işçinin hafta sonu sayılır. Günlük çalışanın sayılmaz, aylık çalışanın sigortası yatar, günlük çalışanın yatmaz, aylık çalışan devletin verdiği diğer tüm sosyal haklardan faydalana bilir, günlük çalışanın hiçbir sosyal hakkı bulunmaz. Bundan ötürü aylık çalışan daha karlıdır.
İşte tam da bütün bu haksızlıklara karşı tekstil işçileri için tek yol sendika !
Yukarıda bahsettiğimiz bütün bu hak gasplarına, taşeroncu kafaya karşı tekstil işçileri için tek çözüm sendikalı olmaktır. Sendikalı olup, bu hak gasplarına karşı taşeroncu kafalara karşı her hakkımızı istediğimizde bizi işten atmakla tehdit eden patronlara karşı birleşerek bir sınıf birliği ve bilinciyle bu gaspçı taşeroncu kafalara artık yeter demektir. Yeter deyip haklarımıza sahip çıkmaktır çünkü tekstil işçilerinin birleşmekten, kenetlenmekten, kenetlenerek birlikte mücadele etmekten başka yolu yoktur.