Türk Metal ve Birleşik Metal-İş Sendikası TİS sürecini bitirdi, MESS ile imzayı attı. İki sendikadan da eş zamanlı yapılan açıklamada birinci 6 ay için %10 + seyyanen 3 lira 70 kuruş zam alındığı duyuruldu. Birinci altı ay için MESS ortalamasına yansıması %27.44. İkinci altı ay zammı ise %30 oldu.
AKP-MHP iktidarının asgari ücrete bile %50 zam yaptığı bir süreçte, sendikalar asgari ücret oranının altında zamma imza attı. Bu yanlışı elbette görüyoruz. Bu yanlışı “örgütlülük sorunu” ya da hükümetin engellemelerine yaslanarak açıklamak mümkün değil.
İktidarın asgari ücrete yaptığı zammın altında kalmak ve buna imza atmak her ne kadar bir başarı, bir zafer gibi sunulsa da bu eski tip sendikal mücadelenin hezimetidir. Bu hezimet iki sene sonra unutulacak sanılmasın.
Şunu biliyoruz; Türk Metal patron düzeninin sendikası. İşçiler bunu yüzlerce kez deneyimledi ve gördü. Ancak diğer sendikalar da TİS sürecinin toplumsallaşması ve demokratikleşmesi yönünde hiçbir adım atmıyor. Sendikaların amacının, işçi sınıfının kolektif örgütlenmesinden saptığını görüyoruz. TİS mücadelesi ve benzeri her mücadele, bir sendikanın bürokratik iç işleyişine dönüştürülüyor. Halbuki sendikayı işçi yönetiyorsa ve karar süreçlerine müdahale edebiliyorsa mücadele konuşmak mümkündür. Bu gidişatı değiştirecek olan; tüm karar süreçlerine, tüm fabrikalardaki işçilerin asaleten katılmasıdır.
Ortada açık bir aldatma var. Müjde diye sunulan oranlar zafer değil. Bugüne kadarki nidalar ise atılan imzalarla yine tutarsızlık örneği oldu. İşçilerin asgari ücret zammının altında kalan taslaklara itirazı apaçık ortadaydı. Ancak taslaklar ısrarla revize edilmedi. Türk Metal’in bu oranlara imza atacağı belliydi, mitingleri işçilerin itirazını dindirmek için yaptı. Birleşik Metal-İş grev kararları açıkladı. Grevden iki gün önce metal işçisini enflasyona ezdirerek masadan kalktı. Bu süreçte alınan kararların, duyurulan çalışmaların birçoğunun göstermelik olduğunu işçiler gibi biz de billiyoruz. Bilmemiz gereken bir diğer konu ise; metal sektöründeki sendikaları birbirine bağlayan protokolün varlığıdır. Bu protokol ortadan kalkmadığı sürece Türk Metal bürokrasinin dediği olacaktır. Metal işçisinin ayağına pranga olmaya devam eden bu protokolleri de ortadan kaldırmalıyız.
Metal işçilerinin örgütlü birliği için biz kendi adımıza hariçten gazel okumuyoruz. İşçilerin örgütlenmesi için tüm zorlukların el birliği ile aşılması mümkün. Sendikaların kapıları en başta işçilere, emek mücadelesi yürütenlere açılırsa bu mücadele katlanarak büyür. İşçilerin bile söz hakkına sahip olmadığı, emek mücadelesi yürütenlerin var olan yönetimin yanında olup olmadığına göre konumlandırıldığı bir sendikal hayat hiçbir zorlu sürecin altından kalkamaz. Bu zorlu süreçlerin altından kalkmak üzere bir dinamizm üretemez.
Bundan sonrasında diğer tüm iş kollarında yürüttüğümüz mücadeleyi, metal iş kolunda da örnek haline getirmek için bir adım bile geri durmayacağız. Elbette ki işçi sınıfını bu örgütsüz, mücadeleden uzak halden çıkarmak için gerekli tüm adımları atacağız. Örgütlü örgütsüz tüm metal fabrikalarında sınıf mücadelesini örgütlemeyi önümüze koyacağız. İlerleyen günlerde bunun sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Bir sonraki TİS süreci, işçi sınıfının bu kadar çaresiz bekleyişi ile sonuçlanmayacak.
Her şey bitmiş değil. Her gün dövülen demir gibi ekmek kavgası tüm sıcaklığı ile kapımızda. Metal işçilerinin umutsuzluğa asla kapılmadan mücadeleye hazırlanması gerekiyor. Bu mücadeleyi tüm deneyimimiz ve birikimimiz ile var edeceğiz.
GEBZE İşçi Hareketi Koordinasyonu