Açıklama
Kara Kışta, Sarı Sıcakta “Ya Kaza Ya Açlık” Düzenini Değiştirelim
Dün İstanbul’da yaşanan şiddetli lodosta motokuryelerin çalışma koşullarının gerçek yüzü gözler önüne serildi. Kurye hizmetini yasaklayan Valilik, siparişleri durduran şirketler işçiler için ücretli izin uygulamadı.
Tam bir felaketin yaşandığı İstanbul’da çatılar uçtu, ağaçlar devrildi. Elbette fırtınadan en çok etkilenenler, kimsenin sokağa adım atamadığı saatlerde siparişleri taşıyan motokuryeler oldu. Motokuryeler ancak otobüslerden, minibüslerden siper yaparak ilerleyebildi, birçoğu yaralandı.
Fırtınanın ilk saatlerinde artan siparişlerle ellerini ovuşturan kurye şirketleri motokuryeleri siparişlere göndermeye devam etti. Zorlu hava koşullarında, patronlarsa keyifle siparişlerin artmasını izledi. Gerekirse paket başına özel zamlar yapılsın, gerekirse motokuryeler hayatını riske atsın ama ne olursa olsun o siparişler teslim edilsin.
İşçilerin, halkımızın çektikleri videolarla felaketin boyutları ancak anlaşılabildi. Motokuryeleri yalnız bırakmayan emekçi halkın da baskısıyla önce Getir siparişleri durduğunu açıkladı. Ardından diğer şirketler İstanbul Valiliği’nin yasak kararıyla iptale mecbur kaldı. Valilik kararıyla gördük ki piyasa her zaman serbest olamayabiliyormuş. Şirketlerin faaliyetleri durdurulabiliyormuş. O zaman devlet organları aynı müdahale ile yüzbinlerce motokurye için ücretli izin kararı da verebilir.
Motokuryeler her gün canını dişine takıp, düşük ücretlere saatler boyunca çalışıp, patronlara milyonlar kazandırmalarına rağmen patronlar iki gün motokuryeleri düşünemedi. İşçilerin can güvenliği sebebiyle alınan yasak kararı, büyük çoğunluğu esnaf kurye olan işçilerin bir gün boyunca maaş alamamasına sebep oldu. Yine işçilere sorulmadan ücretsiz izin uygulandı.
Motokuryeler canlarını kurtardıklarına mı sevinsin, bir gün eve ekmek götüremediğine mi yansın?
Ömürleri boyunca işçinin emeklerini sömürerek sırtından geçinen patronlar, pandemide olduğu bu afeti de zararsız kapatacak.
Önümüz kara kış. Şimdiden fırtına, yağmur yüzünü gösterdi. Kar, çamur kapımızda. Hava koşulları her gün zorlaşacak. Kaygan asfalt, rüzgarlı köprü, yoğun trafik… Siparişler durmayacak, Motokuryelerden canları pahasına yine siparişleri teslim etmesi istenecek.
Motokuryeleri güvencesiz ve riskli çalıştıran, teslimat yoksa aç bırakan patronların düzenini değiştirebiliriz. Bu gidişatı durdurmak için birliğimizi kuralım. Motokurye Kargo İşçileri Koordinasyonu’nda birleşelim, ya kaza ya açlık sistemine son vermek için yola koyulalım!
Motokurye Kargo İşçileri Koordinasyonu
Açıklama
Mağaza Market-Sen: Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika
Mağaza Market-Sen’in “Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika!” başlıklı açıklaması sosyal medya hesaplarından paylaşıldı.
Açıklama şu şekilde:
“İşçilerin omuzlarında ekonomik krizin yükü artmaya devam ediyor. Asgari ücrete yapılan zammın ardından yeni yılda yeni zamlarda yağmur gibi geldi.
Market patronları yurdun dört bir yanına mağaza açmaya devam ediyor. Marketler büyürken, işçilerin ücretleri daha da düşüyor, hakları daha da tırpanlanıyor. A101, ŞOK, BİM, HAKMAR, HAPPPY CENTER… ve daha fazlası. Tüm cirolarını market işçilerinin fazla mesailerinden ve gasp ettikleri haklarından elde ediyor.
Bu gidişata dur demek için İstanbul başta olmak üzere, birçok yerde HER MARKETE SENDİKA diyoruz. Haklarımız var, sendikamız var. Yalnız değiliz. Patronların ağalık ve kölelik düzenine birlik olarak son verebiliriz.
Sen de şimdi Mağaza Market-Sen’e üye ol!
Haklarımızı patronlardan hep birlikte alalım!”
🛑 Marketler büyürken, ücretlerimiz eriyor, haklarımız gasp ediliyor. Yalnız değiliz. Haklarımız var, sendikamız Mağaza Market-Sen var!
📌Düşük Ücret Dayatmasına
📌Uzun Çalışmaya
📌MobbingeSon vermek için "Her Markete Sendika" ✅
Açıklamamız👇https://t.co/m0wFkDHRVA pic.twitter.com/S786z00K9h
— Mağaza Market-Sen (@MagazaMarketSen) February 5, 2024
Açıklama
Emeğimiz azami ise ücretimiz asgari olmayacak, bu gidişi birliğimiz bozacak
Asgari ücretin tespiti için görüşmeler başladı. İşçiler asgari ücretin ne kadar olacağını beklerken, patronların istediği ise ücretlerin açlık sınırında bir rakam olması. Patronlara göre işçilerin istediği seviyede ücretler artarsa ekonomi daha da kötü olur. Piyasalar dengesizleşir, işsizlik artar. Çünkü aynı gemideyiz.
Oysa TÜİK’in rakamlarına göre açlık sınırı 10 bin TL’yi, yoksulluk sınırı 33 bin TL’yi geçmiş durumda. Rakamlar ortadayken çalışma süreleri 10-12 saatin altına düşmüyor. Ömrümüzü çalışarak geçirelim ama ücretlerimiz hep açlık sınırının bir tık üzerinde olsun. Bunu nasıl kabul edelim?
Seçimin ardından dolardaki artış, freni patlamış kamyon gibi hızla yükseldi. 24 TL seviyelerine geldi. Sokaktaki çocuk bile bunun mutfağa, kiraya, benzine, ilaca nasıl yansıyacağını söylüyor. TİM Başkanı Mustafa Gültepe gibi patron temsilcileri ise gözümüzün içine bakarak yalan söylüyor. İşverenlere teşvikler, destekler dolar ile olurken işçinin zammını dolar etkilememeliymiş. Patronların iktidardan beklentisi bu.
Ama en büyük korkuları böylesi zamanlarda işçilerin birlik olması. Bu yüzden ücretleri düşük, koşulları sert tutmaya çalışıyorlar. Çünkü işçiler birliğini kurmadıkça bu düzen böyle devam edebilecek. Onlara yanıldıklarını gösterelim. Emekçiler, işçiler bu asgari ücret düzenine mahkum olmayacak diyelim. Her iş yerinde işçilerle, sendikalarımızla birliğimizi kuralım. İşçi Hareketi Koordinasyonu ile hiçbir işçi asla yalnız yürümeyecek.
İşçi Hareketi Koordinasyonu
Mağaza Market-Sen
İnşaat-Sen
Açıklama
İşten çıkarma koşulsuz yasaklanmalı. Çalışamayan tüm işçilere en az aylık 8500 TL işsizlik ödeneği!
İşten çıkarma koşulsuz yasaklanmalı. Çalışamayan tüm işçilere en az aylık 8500 TL işsizlik ödeneği!
İktidar depremin ardından ancak 2 hafta sonra bölgede işten çıkarma yasağı, kısa çalışma ödeneği ve işsizlik sigortasına ilişkin tedbirler açıkladı. Bu iki hafta boyunca yaşanan hak gaspları görmezden gelinirken alınan tedbirler işçilerin haklarını gözetmekte de tamamiyle yetersiz.
Bu Oyunu Daha Önce de İzledik
Patronların pandemide getirilen işten çıkarma yasağı ve kısa çalışma ödeneğini nasıl kendi lehlerine kullandığını görmüştük. Uydurma gerekçeler üreterek işçileri Kod 29 ile işten attılar. İşçilerin kıdem tazminatlarına bu şekilde el koydular. İş yerlerinde sendikalaşmayı bu kodları kullanarak engellediler. Yeni yayınlanan KHK de bu düzenlemenin aynısı.
Yasağın caydırıcılığı yetersiz. Patronların yasağı kötüye kullanmasını engellemek için yalnızca idari para cezası öngörülüyor. Üstelik Kod 29 benzeri keyfi uygulamaların önü tamamen açık. OHAL kapsamında grev yasakları “resmi güvence” altına alınıyor. Süreç boyunca sendikaların yetki alması engelleniyor. Toplu sözleşmeler de askıya alındı.
Çalışamayan işçilerin kısa çalışma ve işsizlik ödeneklerinden koşulsuz olarak faydalanması sağlanmıyor. Ödenek alamayan işçilere reva görülen günlük 133,44 TL nakdi ücret desteği ayda sadece 3972 TL’ye denk geliyor. Bu rakam asgari ücretin yarısından bile az.
Patronların İşçi Haklarını Yağmalamasını Durduracağız
Kısacası, deprem bölgesindeki işçilerin hakları resmi olarak patronların insafına terk ediliyor. İktidarın krizin batağına terk ettiği işçiler, şimdi de deprem enkazında terk edildi. İşçilerin patronlara ve aleyhlerine karar alan iktidara karşı haklarını savunabilmelerinin önü de OHAL adı altında kapatılıyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı derhal aşağıdaki uygulamaları hayata geçirmek zorundadır:
- Patronların yasağı kötüye kullanılması engellenmek için 6 Şubat 2023 itibariyle, işçinin deprem sebebiyle işe gidememesinin fesih nedeni yapılamayacağı, tazminatsız işten çıkarmanın açıkça yasaklandığı karar olarak yayınlanmalıdır.
- 6 Şubat itibariyle yapılan tüm iş akdi fesihleri “yok hükmünde” sayılmalıdır. İşe iade ve tazminat davaları feshin “yok hükmünde” olduğu değerlendirilerek ele alınmalıdır.
- Patronların Kod 29 ve benzeri “ahlak ve iyi niyete uymama” bahanelerini iddiaya ilişkin kanıt olmaksızın kullanarak iş akdi feshetmesi açıkça yasaklanmalıdır. Deprem nedeniyle patronun iş verememesi veya iş yerinin zarar görüp kapanması durumlarında; işçinin alması gereken ücret patron tarafından ödenemiyorsa işçi ücretlerini devlet üstlenmeli.
- Deprem bölgesindeki tüm işçilerin sigorta günü ve prim ödemelerine bakılmaksızın kısa çalışma ve işsizlik ödeneklerinden yararlanması sağlanmalıdır. Kısa çalışma ve işsizlik ödeneklerinin alt sınırı asgari ücret olmalıdır.
- İşçilerin patronlara karşı güvencesi sendikalarda örgütlenme hakkıdır. Sendikal yetki alımı, grev hakkı ve toplu iş sözleşmeleri OHAL kapsamında yasaklanamaz.
- Depremden etkilenen işçinin şehir değiştirmesi, başka bir yerde yeniden hayat kurması gerekebilir. Bu durumda kendi isteğiyle işten ayrılma ihtiyacı doğabilir. Bu durumda da işçinin kıdem tazminatı koruma altına alınmalıdır.
- Tüm ülkeyi etkileyen deprem tüm işçiler için meşru mazerettir. Fesih yasağı yalnızca deprem bölgesindeki işçileri değil bölgedeki arama kurtarma faaliyetlerinde gönüllü olan ve depremzede yakını olan tüm işçileri de kapsamalıdır.
Bu süreçte hak gaspına uğrayan tüm işçileri sendikalarında birleşmeye, İşçi Hareketi Koordinasyonu ile mücadele etmeye davet ediyoruz.
İşçi Hareketi Koordinasyonu
Mağaza Market-Sen
İnşaat-Sen
Motokurye Kargo Çalışanları Birliği
-
İşçi Hareketi7 yıl önce
These ’90s fashion trends are making a comeback in 2017
-
İşçi Hareketi7 yıl önce
The final 6 ‘Game of Thrones’ episodes might feel like a full season
-
Analiz4 ay önce
Bakan Şimşek’i Asgari Ücret İle Yaşamaya Davet Ediyoruz
-
İşçi Hareketi7 yıl önce
According to Dior Couture, this taboo fashion accessory is back
-
İşçi Hareketi7 yıl önce
The old and New Edition cast comes together to perform
-
İşçi Hareketi7 yıl önce
Phillies’ Aaron Altherr makes mind-boggling barehanded play
-
Açıklama3 yıl önce
İnşaat-Sen’den Kazakistan’da mahsur kalan işçilerle ilgili açıklama
-
İşçi Hareketi7 yıl önce
Disney’s live-action Aladdin finally finds its stars