Biliyoruz.
Çok iyi biliyoruz.
İş arkadaşlarımız, dostlarımız, kardeşlerimiz çalıştığımız şantiyelerde ölüyorlar her gün.
Neden peki?
“Bu işin fıtratında var”safsatasını bir kenara bırakıp gerçeklere odaklandığımızda en çok hangi şantiyelerde ölümler gerçekleşiyor biliyor musunuz?
İş makinelerine ve kamyonlara yaptıkları iş ne kadarsa o kadar ücret ödeniyor şoförlere. İnşaat işçileri buna “Kabala sistemi” derler. İktisatçılar ise buna “Taylorizm” derler.
Kısacası sürücüler aylık maaşlı çalışan değil, yaptıkları iş ne kadarsa o kadar ücret ödendiği için çok hızlı hareket etmek zorunda kalıyorlar.
Bu yüzden de çoğu zaman kaza yapıyor ya da karşılarına çıkan çalışanları farketmeyerek işçilerin ölmelerine sebep oluyorlar.
Biliyoruz.
Çok iyi biliyoruz.
Şantiyelerde yaşadığımız sorunları sıralamaya kalksak yerden arşa yol olur.
Ama hepimiz yaşadığımız sorunların farkındayız.
Sorunları biliyorsak çözümleri de bilmeli ve ona göre hareket etmeliyiz.
Mesela maaşlarımıza yapılacak olan zamların iyileştirici olması için öncelikle temel ihtiyaçlarımıza zam yapılmaması gerektiğini biliyoruz.
Mesela işçilerin ölmemesi için işçilere “kabala sistemi” dayatılmaması gerektiğini biliyoruz.
Eğer sürücüler aylık çalışanlar olsalardı bu kadar süratli hareket etmeyecek ve işçilerin ölümüne vesile olmayacaklardı.
Sorunlarımız var. Peki çözüm ne?
Sendikalı olsaydık işyerinde böyle şeyler yaşamazdık demek sanki içi boş bir vaatmiş gibi geliyor işçilere.
Hastanın ilaç alması için öncelikle hasta olduğuna ikna olması gerekiyor kanaatimce.
Biz inşaat işçileri hasta olduğumuzu (sorunlarımız olduğunu) kabul ediyoruz ama ilacın sendika olduğunu kabul etmekte zorlanıyoruz.
İlaç yoksa iyileşme de yoktur.
Hastalık devam eder.
Ta ki bir forklift, hafriyat kamyonu, kepçe yada torun center’deki külüstür bir alimak içinde ölümle tanışana kadar.
Hastalık nasıl sonuçlansın istiyorsunuz kardeşlerim.
Allahın her günü ölümle burun buruna yaşamak mı yoksa sendikalı olup ölmemek için gerekli tedbirleri aldırmak mı?
Ne dersiniz?