Açıklama
DİSK/Genel-İş’e İşçi Temsilcilerini Görevden Alma Kararı Hakkında Çağrımızdır!

İşçi sınıfımızın dört bir yanda hakları ve insanca bir yaşam için harekete geçtiği; aklı, yüreği ve eylemi işçi sınıfının yanında olan tüm kesimlerin bunun coşkusu ile dolduğu günlerden geçiyoruz.
Böyle bir zamanda İstanbul Kadıköy Belediyesi’nde örgütlü bulunan DİSK/Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 1 No’lu Şube’ye bağlı işçi temsilcilerinin sendika genel merkezi kararıyla görevden alındığını öğrendik.
İşçilerin iradesini hiçe sayan; işçileri siyasi iktidarın ve sermayenin çıkarlarına tabi kılmayı esas alan sermaye ve devlet güdümlü Türk-İş çizgisine karşı işçi iradesini, demokrasiyi, taban inisiyatifini, sınıf mücadelesini esas alan bir sendikacılık misyonu iddiası ile yola çıkan DİSK ve bağlı bir dizi sendikada benzeri yaklaşımların yaygınlaştığını görüyoruz. İşçi hareketinin yükseldiği, sınıflar arasındaki mücadelenin keskinleştiği böylesi bir dönemeçte ortaya çıkan bu tablodan tüm işçiler gibi rahatsızlık duyuyor ve konuya dair düşünce, kaygı ve önerilerimizi paylaşma ihtiyacı duyuyoruz.
Genel-İş’in konuya dair açıklamasında karara gerekçe olarak işçi temsilcilerinin işçiler ile birlikte DİSK tarafından 16 Şubat 2022 Çarşamba günü Kadıköy İskele Meydanı’nda “Hayat Pahalı, Emek Ucuz, BU BÖYLE GİTMEZ!” başlığı altında yapılan açıklama sırasında açtıkları pankart ve dövizler gösteriliyordu. Genel-İş tarafından yapılan açıklamada bu pankart ve dövizler, ‘DİSK’in taleplerimizi kamuoyuna açıkladığı bu eylem sırasında, DİSK’i “karalayan”, hedef gösteren, hakaret ve küfür içerikli dövizler taşındı’ biçiminde tarif ediliyordu.
Öncelikle belirtmek gerekir ki sendikal demokrasiyi ilkesel biçimde savunduğunu söyleyen bir anlayışın işçilerin oyuyla seçilen temsilcileri hiçbir soruşturma, savunma sürecine başvurmadan tepeden bir kararla görevden almasının tüzüksel bir karşılığı olmamakla birlikte hukuksal ve demokratik anlayış bakımından karşılığının olmadığı açıktır.
Diğer taraftan söz konusu olan işçiler ve “devrimci” sıfatı taşıyan bir sendika olduğunda işçilerin her sürece doğrudan dahlini eleştiri, öneri ve muhalefet yolu ile güvenceye alan bir genişlik büyük önem taşır. İşçilerin ve temsilcilerinin sendikayı ve sendika yönetimini eleştirmeleri bu bakımdan işçi inisiyatifinin ve demokrasinin bir görünümü olarak kabul edilmelidir. Demokrasiyi ve işçi inisiyatifini rehber aldığını söyleyen bir sendikada doğru yöntem; eleştirinin yanlışlığı, eksikliği ya da sertliğine bakmaksızın işçilerle konuşmak, varsa eleştirinin doğru yanından öğrenmek, yanlış veya haksız ise bunu işçiye sabırla anlatmak olmalıdır. Aksi her tutum işçiyi örgütsüz, inisiyatifsiz ve atıl duruma sokan ve yöneticilerle işçiler arasına set çeken bürokratik bir tarz anlamı taşıyacaktır. Ve bu tarzın DİSK’in tarihsel gelenekleri ve kökleriyle uyumlu olmadığı açıktır.
Bir diğer konu ise tartışmaya konu olan süreci tetikleyen ‘Ek Protokol’ talebidir. Maaşların ve alım gücünün eridiği bir ortamda işçilerin sendikalarından çalışma ve ücretlerde toplu sözleşme dönemini beklemeden Ek Protokol temelinde iyileştirme için harekete geçmesini istemesi çok doğal, hatta “devrimci” sıfatını taşıyan bir sendika için memnuniyet verici olmalıdır. Düşünen, soran ve çözüm üretip tartıştıran, taban inisiyatifleri oluşturan öncü işçilerin çoğalması işçi hareketine güç ve enerji taşır. Mevcut bürokratik sendikal anlayışların işçi hareketini kötürümleştiren tutumları böyle aşılır ve sendikalar gerçek sınıfsal ve tarihsel misyonlarına yeniden ve daha güçlü ancak böyle kavuşur. “Devrimci” olma iddiasındaki bir sendikanın yönetim kademelerinde olanların, bunu engelleyen, sınırlayan ve gerileten değil, teşvik eden bir yaklaşımla hareket etmesi beklenir.
Genel-İş’e hâkim bürokratik anlayışlar, yaptıkları açıklamada Kadıköy belediyesi işçilerinin taleplerinin bir bahane olduğunu ve zaten bu durumu gözeten bir yaklaşımla, 10 Şubat tarihinde ülke çapında başlattıkları kampanyada taleplerin arasında belediye şirket işçilerine kadro, ilave tediye yanında ek protokol isteminin bulunduğunu ifade etmektedir. Ne var ki kamuoyuna yansıyan videolarda da açıkça görüldüğü gibi genel merkez yöneticisi tarafından bu konu belirtildiği biçimde işçilere anlatılmamaktadır. Yine şube yönetiminin, işçinin isteklerini genel merkeze ya da genel merkezin yaklaşımını işçilere yansıtmadığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle iken işçilerin ve temsilcilerinin “söz yetki, karar” haklarını kullanmalarını engelleyen, sendikal zeminde taban inisiyatifini yok sayan bu karar tamamen gayri meşrudur.
Son olarak özellikle vurgulanmasını gerekli gördüğümüz bir diğer nokta ise görevden alınan temsilcilerin büyük bölümünün, işçi örgütleri tarihine öncü bir girişim olarak geçen, TİS’e toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifi getirmiş Mor Liste işçileri olmasıdır. Kadınların sendika yönetimlerinde eşit temsili ve çalışma yaşamında kadın taleplerinin mücadele konusu haline getirilmesi, tabanın sendikal süreçlere katılımının önünü açması bakımından anlamlı bir adım atan işçilerin, başkanı kadın ve sıfatı devrimci olan bir sendikada tehdit değil, gurur kaynağı olarak görülmesi gerektiği kanaatindeyiz. Sendikalara hâkim bürokratik anlayışların aşılması adına da bu adımları fazlasıyla önemli görüyoruz.
Tüm bu nedenlerle aşağıda imzası bulunan kurumlar olarak işçi demokrasisi ve sınıf mücadelesine aykırı bu kararın bir an önce geri çekilmesini, temsilcilerin görevlerine iade edilerek gerekli süreçlerin işletilmesini istiyoruz.
- 4.Vardiya İşçi Dayanışması
- Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu
- Birleşik İşçi Hareketi
- Birleşik İşçi Kurultayı
- Birleşik İşçi Zemini
- Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası
- Dostluk ve Kültür Derneği
- Emekçi Hareket Partisi
- Ezilenlerin Sosyalist Partisi
- İşçi Hareketi Koordinasyonu
- İşçinin Kendi Partisi
- İstanbul KHK’lılar Platformu
- Kaldıraç
- Kırmızı Gazete
- Komünist İşçi Hareketi
- Proleter Devrimci Duruş
- Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası
- Yeni İşçi Dünyası
Açıklama
PATRONLAR YÜZDE 200 BÜYÜYORSA ASGARİ ÜCRET 50 BİN TL OLMALI

Asgari ücret tespit komisyonu toplantılarını sürdürüyor, ancak henüz somut bir rakam ortaya konmuş değil. Herkes “ha çıktı, ha çıkacak” diyerek beklerken, hiçbir tarafın ağzından net bir rakam telaffuz edilemiyordu. Türk-İş rakamı kamuoyu baskısına dayanamayarak açıkladı. Partilerin, ücret üzerine tartışmalar yürüten ekonomistlerin baskısı sonucu toplantılar bitmeden kendi düşündükleri rakamı açıklamış oldular. Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, tespit komisyonundaki tüm taraflara 29.583 TL’ye tamam derseler imzayı atarız dedi. Hükümet ise yurtdışında yabancı yatırımcıların, yurt içinde ise kriz döneminde büyüyerek yüzde 200, yüzde 400’lere kadar kar eden patronların beklentilerine uygun bir asgari ücret belirleme niyetinde.
Hükümet, Şimşek’in Orta Vadeli Ekonomi Programı’nı (OVP) uygulayarak, yüzde 400 oranında büyüyen bankaları ve emeğimiz üzerinden milyar dolarlık cirolar yapan sermaye gruplarını daha da zenginleştirecek bir ekonomik modeli inşa etmeye çalışıyor. Bu düzen, sendikaların grev haklarının ve örgütlenmesinin engellendiği, emekçilerin ise örgütsüz ve yalnız bırakılarak sefalet ücretine mahkum edildiği bir tabloyu hedefliyor.
Milyonlarca emekçi, bu koşullarda daha da yoksullaşırken, büyük sermaye grupları servetlerine servet katmaya devam edecek. Bu nedenle, emekçilerin örgütlenmesi, her işyerinde birliğini güçlendirmesi ve mücadele etmesi artık bir zorunluluk haline gelmiştir.
Ne demişti Sabancılar: “Seçimsiz dönem bir fırsat. OVP uygulanmaya devam etsin”
Türkiye’de enflasyon oranları, asgari ücret artışını belirleyen temel faktörlerden biri olarak konuşuldu. Bakanlar ve patron sözcüleri bunu hep bu şekilde dillendirdi. 2024 yılı TÜFE enflasyonunun %46 olduğu ve 2025 yılı için beklenen enflasyonun %21 civarında olduğu göz önüne alındığında, asgari ücretin en azından bu enflasyon oranlarına paralel bir artış göstermesi tüm taraflar için daha uygun olurmuş. Hedeflenen enflasyona göre zam artışı bunu temsil eden görüşlerden biriydi. Kredi derecelendirme kuruluşları, asgari ücret artışının %30’u geçmemesini de öneriyor. Alın size rakamlar.
Patronlar, rekabet gücünü korumak, maliyetleri kontrol altında tutmak ve karlarını maksimize etmek adına pazarlık masasına baskısını kuruyor. Asgari ücreti belirleyen komisyonda işçi, işveren ve hükümet temsilcileri, komisyonun emekçileri memnun edecek bir asgari ücret belirlemesi için ekonomik veriler, enflasyon oranları ve yaşam standartlarını göz önünde bulundurması gerekiyor. Ancak, komisyonun yapısının bu şekilde olmadığını masadaki görüşmelerin sonucundan görüyoruz. Türk-İş işçileri temsilen orada. Ama patronların ne diyeceğine bakıyor.
Asgari ücret artışı, sadece asgari ücretle çalışanları değil, genel ücret yapısını ve ekonomik dengeleri de etkileyecektir. Asgari ücret tartışmaları, ekonomik koşullar, enflasyon, işçi ve işveren beklentileri, komisyon çalışmaları ve sosyal etkiler gibi birçok faktörün birleşimiyle şekilleniyor şu an.
Enflasyonun Gerçek Yüzü
Emekçiler enflasyonun gerçek yüzünü hep gördü. Emekliler 12.500 TL gibi bir ücretle geçinmeye zorlandı. Asgari ücretliler bir kira ödemeye kadar düşen bir ücretle yaşamayı öğrendi. Bir kira şimdi 20.000 TL’ den fazla. Yeni asgari ücretle emekçiler sadece bir kira ödemeye mahkum edilmek isteniyor. Mehmet Şimşek, meclisteki bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada emekli aylıklarına ve asgari ücrete yaptığı zamları açıkladı durdu. Fakat başka bir veriyi biz sizinle paylaşalım:
“Son 5 yılda asgari ücret yüzde 741 artmasına rağmen, yoksulluk sınırı yüzde 975 yükseldi. DİSK-AR’ın raporuna göre, 2024’te asgari ücretlinin alım gücündeki kayıp 54.712 TL’ye ulaştı. Türkiye’de çalışanların büyük çoğunluğu asgari ücretin yüzde 20 fazlası veya altında gelirle yaşamını sürdürüyor.” [DİSK-AR’ın raporu]
A101, ŞOK, BİM, Happy Center Milyar Dolar Kazandı
Temmuz Ayında Ücretlere Sadece %10 Zam Yaptı
- A101, 2020’deki son veriye göre 4 Milyar 536 milyon dolar gelire sahip. Bu listelere giren şirketlerin minimum geliri 4 Milyar dolar. A101 o günden sonra hala bir kar ve büyüme rakamı açıklamış değil. A101 işçileri, pandemi ardından bu günlere kadar yüklerini hafifletecek haklardan mahrum bıraktı. 2024’te Temmuz ayında sadece %10 zam yaptı.
- ŞOK’ta çalışan personel sayısı 2024 yılının ilk çeyreğinde yaklaşık 47 bin oldu. Yılın ilk üç ayında yeni açılışlarla mağaza sayısını 10 bin 789’a ulaştıran ŞOK’un cirosu ise 37,2 milyar TL oldu. Temmuz ayında sadece %10 zam yaptı
- BİM 2024 yılının ilk 3 ayında 3,878 Milyon TL net kâr açıkladı. Net kâr geçen yıl aynı döneme göre 232.81% büyüdü. Bu dönemde şirket 103,768 mn TL satış geliri elde ederken satış gelirleri yıllık 17.08% artış gösterdi. Temmuz ayında sadece %10 zam yaptı.
- İstanbul merkezli 200’den fazla mağazası bulunan Happy Center’da en düşük personel ücreti asgariden veriliyor. İşçilerin en çok şikayet ettiği problemlerin başında sorumlu baskısı ve düşük ücretler geliyordu. Şenlik zamanlarında cirolarını katlayan Happy Center’da işçilere Temmuz ayında sadece %10 zam yaptı.
[Mağaza Market-Sen’in, Temmuz, Ağustos, Eylül işyeri ziyaret raporu verileri]
GSYH’da emekçilere düşen payı bu verilerle göz önüne seriyoruz. 1974’lerde yüzde 81 olan emekçinin payı şimdi yüzde 41. Nereye gitti bu pay? O yıllardan günümüze kadar sermayeye gitti. Bu kadar veriyi ve sonucu biz biliyorsak, her ay açlık, yoksulluk oranlarını açıklayan TÜRK-İŞ her halükarda biliyor. Kendi saha raporlarına sahip bu konfederasyon masada patronların yüzüne bir rakam açıklamayı tercih etmiyor ise biz rakamı söylüyoruz.
ASGARİ ÜCRET 50 BİN TL OLMALIDIR!
Açıklama
Mağaza Market-Sen: Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika

Mağaza Market-Sen’in “Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika!” başlıklı açıklaması sosyal medya hesaplarından paylaşıldı.
Açıklama şu şekilde:
“İşçilerin omuzlarında ekonomik krizin yükü artmaya devam ediyor. Asgari ücrete yapılan zammın ardından yeni yılda yeni zamlarda yağmur gibi geldi.
Market patronları yurdun dört bir yanına mağaza açmaya devam ediyor. Marketler büyürken, işçilerin ücretleri daha da düşüyor, hakları daha da tırpanlanıyor. A101, ŞOK, BİM, HAKMAR, HAPPPY CENTER… ve daha fazlası. Tüm cirolarını market işçilerinin fazla mesailerinden ve gasp ettikleri haklarından elde ediyor.
Bu gidişata dur demek için İstanbul başta olmak üzere, birçok yerde HER MARKETE SENDİKA diyoruz. Haklarımız var, sendikamız var. Yalnız değiliz. Patronların ağalık ve kölelik düzenine birlik olarak son verebiliriz.
Sen de şimdi Mağaza Market-Sen’e üye ol!
Haklarımızı patronlardan hep birlikte alalım!”
🛑 Marketler büyürken, ücretlerimiz eriyor, haklarımız gasp ediliyor. Yalnız değiliz. Haklarımız var, sendikamız Mağaza Market-Sen var!
📌Düşük Ücret Dayatmasına
📌Uzun Çalışmaya
📌MobbingeSon vermek için "Her Markete Sendika" ✅
Açıklamamız👇https://t.co/m0wFkDHRVA pic.twitter.com/S786z00K9h
— Mağaza Market-Sen (@MagazaMarketSen) February 5, 2024
Açıklama
Emeğimiz azami ise ücretimiz asgari olmayacak, bu gidişi birliğimiz bozacak

Asgari ücretin tespiti için görüşmeler başladı. İşçiler asgari ücretin ne kadar olacağını beklerken, patronların istediği ise ücretlerin açlık sınırında bir rakam olması. Patronlara göre işçilerin istediği seviyede ücretler artarsa ekonomi daha da kötü olur. Piyasalar dengesizleşir, işsizlik artar. Çünkü aynı gemideyiz.
Oysa TÜİK’in rakamlarına göre açlık sınırı 10 bin TL’yi, yoksulluk sınırı 33 bin TL’yi geçmiş durumda. Rakamlar ortadayken çalışma süreleri 10-12 saatin altına düşmüyor. Ömrümüzü çalışarak geçirelim ama ücretlerimiz hep açlık sınırının bir tık üzerinde olsun. Bunu nasıl kabul edelim?
Seçimin ardından dolardaki artış, freni patlamış kamyon gibi hızla yükseldi. 24 TL seviyelerine geldi. Sokaktaki çocuk bile bunun mutfağa, kiraya, benzine, ilaca nasıl yansıyacağını söylüyor. TİM Başkanı Mustafa Gültepe gibi patron temsilcileri ise gözümüzün içine bakarak yalan söylüyor. İşverenlere teşvikler, destekler dolar ile olurken işçinin zammını dolar etkilememeliymiş. Patronların iktidardan beklentisi bu.
Ama en büyük korkuları böylesi zamanlarda işçilerin birlik olması. Bu yüzden ücretleri düşük, koşulları sert tutmaya çalışıyorlar. Çünkü işçiler birliğini kurmadıkça bu düzen böyle devam edebilecek. Onlara yanıldıklarını gösterelim. Emekçiler, işçiler bu asgari ücret düzenine mahkum olmayacak diyelim. Her iş yerinde işçilerle, sendikalarımızla birliğimizi kuralım. İşçi Hareketi Koordinasyonu ile hiçbir işçi asla yalnız yürümeyecek.
İşçi Hareketi Koordinasyonu
Mağaza Market-Sen
İnşaat-Sen
-
İşçinin Hakkı4 yıl önce
İşçiler sordu, sendika avukatı yanıtladı
-
Açıklama4 yıl önce
HEBO’DA SENDİKALAŞAN İŞÇİLER İŞTEN ATILDI DİRENİŞ BAŞLADI
-
Açıklama4 yıl önce
İnşaat-Sen’den Kazakistan’da mahsur kalan işçilerle ilgili açıklama
-
Açıklama4 yıl önce
Yazaki’de sendikalı olduğu için işten atılan işçi hukuki mücadelesini kazandı
-
İşçi Hareketi8 yıl önce
These ’90s fashion trends are making a comeback in 2017
-
İşçi Hareketi8 yıl önce
According to Dior Couture, this taboo fashion accessory is back
-
İşçi Hareketi1 yıl önce
Patronların düzeninde işsizlik çözülmez: Her iş yerinde birlik, her iş yerinde sendika!
-
Açıklama1 yıl önce
Mağaza Market-Sen: Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika