
Her gün yeni binalar, gökdelenler, siteler yapılmaya devam ediyor, bir çoğuna da başlanıyor. İnşaat patronları ceplerine doldurmaya devam ederken inşaat işçilerinin sorunları da her gün büyümeye devam ediyor.
İnşaat işçileri kar, kış, soğuk, sıcak demeden geçinmek için çalışmaya devam ediyor. İşçiler uzun saatler farklı yapıların inşaatında çalışıyor. İşçiler çalışıyor ama sorunları bitmek bilmiyor. Sigorta, düşük ücret gibi sorunlarının yanında şantiyelerde yaşadıkları sorunlar da işçilerin gündeminde.
İş güvenliği yok, iş kazaları hergün artıyor
Geçtiğimiz günlerde işçiyiz.biz’e ulaşan metro şantiyesi işçileri çalıştırıldığı tehlikeli şartları gözler önüne serdi. Su dolu bir bölümde işçilere elektrik bağlantısı yaptırılıyordu. Bu koşullar sadece metro şantiyelerinde karşımıza çıkmıyor. İnşaat işçilerinin çalıştığı her yerde aynı sorunlar var. İnşaat sektörü en çok iş kazası yaşanan sektörlerin başında geliyor. İş güvenliği olmayan işçiler her an iş kazası yaşama ihtimali ile çalışıyor. İş kazası yaşandığında ise ‘suç’ inşaat işçilerinin gibi gösteriliyor. Patronların inşaatlarda bulundurması gereken iş güvenliği araçlarının şantiyelerde bulunmadığını için işçiler hayatlarını kaybediyor. İhmali yapan patron değilmiş gibi iş kazası yaşayan işçiler için ‘orada ne işi varmış’ gibi savunmalar yapılıyor.
Kalınan yerler pis, ısıtma yok, yemekler hep kötü
Şantiyelerdeki sorun sadece iş güvenliğindeki ihmallerde bitmiyor. Şantiyeler bir bakımdan da inşaat işçilerin çalıştığı süre boyunca yaşam alanı oluyor. İşçilerin kaldıkları barakalar tam anlamıyla rezalet durumda oluyor. İşçiler kaldıkları yerleri düzenlemeye çalışsa bile ellerindeki imkanlar sınırlı. İlaçlama olmadığı için uyudukları alanda fazla sayıda böcekler var. İnşaat patronları işçileri yıllarca kullanılmış konteynırlarda kalmaya zorluyor. konteynırların çevresi de içleri kadar kirli. Şantiyelerde yaşayan işçilere derme çatma bir banyo ve tuvalet veriliyor. Verilen bu tuvalet ve banyo zaten eski ve kirli halde geliyor. Yani patronlar işçileri kirlilik içinde çalışmaya zorluyor.Kalınan yerlerde kış aylarında ısıtma sorunu da başlıyor. Bu alanlarda işçilerin hasta olmaması çok zor bir ihtimal halini alıyor.
Bir diğer sorun ise yemek konusu. Firmalar işçilere yemek sağlasa bile yemeklerdeki sıkıntıları görmek mümkün. Bozuk yemekler işçilerin sağlıklarıyla oynamaya devam ediyor. Bu yemeklerden yemek istemeyen işçiler dışarıdan kendi cebinden yemek ihtiyacını karşılıyor. Ama zaten geçim sıkıntısı çeken inşaat işçileri için bu durum bir haylı zor. Patronlar ceplerine daha fazla para kalsın diye işçilerin ihtiyaçlarından kısmaya devam ediyor. İşçiler bu sorunları yargı yoluna taşısa yada patrona toplanıp sorunlarını iletse bile işten çıkarmakla tehdit ediliyor ve korunan patronlar işin içinden çıkıyor. Olan işçilerin sağlığına ve hayatlarına oluyor.
Sendikal örgütlenmede son sırada
Çalışma koşulları ve süreleri, işçi sağlığı, hak ihlalleri ve iş güvencesine ilişkin tüm veriler sendikal örgütlenmeye belki de en çok ihtiyaç duyulan sektörün inşaat olduğuna işaret ediyor. Ancak inşaat işkolu sendikal örgütlenmede açık ara ile son sırada.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2018 yılı Temmuz ayı istatistiklerine göre iş kolundaki 1 milyon 805 bin 928 sigortalı işçinin sadece 55 bin 412’si sendika üyesi, sendikalaşma oranı ise yüzde 3. Yani inşaatta sendikalaşma, ülke ortalamasının dörtte biri düzeyinde.