
Ekonomik kriz var mı var, siyasal belirsizlik var mı var. Üç beş sendikal bürokrat, bir iki içi geçmiş solcu mu tıkayacak işçi sınıfının önünü? Geçiniz. Bu umutsuzların ıslıkları. Koşullar uygun ama mücadele örgütlerimiz zayıf. Sonucu belirlemeye yetmiyor.
Asgari ücret mücadelesinde bu yıl kazanım sağlayamadık. Gelecek mücadeleler için neler söylenebilir? Geçtiğimiz yıl seçimler siyasi iktidarı baskıladı zam oranları yüksek tutuldu. Bu yıl seçim tehditinin olmaması iktidarın ve patronların elini rahatlattı. İşçi sınıfının siyasal gücü seçim zamanları dışında çok zayıf. Oy verdiği düzen partileri seçimler olmadığında kuru laflarla işçi sınıfının kayıplarını konu etmiyor. Sandık varsa işçilere yoksa patronlara koşarak giden düzen partilerinin etkisini ne yazık ki kıramadık.
Seçimsiz zamanda siyasal ve ekonomik mücadeleyi yükseltebileceği birliklerin etkisi çok düşük. Sendikaların, konfederasyonların mücadelenin m’sine mecali yok. Yılın çoğunu “şan”la geçirenler mücadelenin gerektiği anlarda mazeret bildiriyor. Bu enkaz ne işçilerin bilinçsizliğiyle, ne de yasaların yetersizliğiyle açıklanabilir. Bu enkazın bir ucunu açık kalan mikrofonlarda, diğer ucunu işverenle birlikte “sehven” kesilen kurdelalarda kolaylıkla bulabiliriz.
Bu sonuçtan sadece sendikal bürokrasi sorumlu diyebilir miyiz peki? Onun en düşük kademesiyle aynı karede yer almak için yarışan sol siyasal öznelerin kabahati onlardan büyük değil mi? Onları bu enkazın moloz yığınları arasında bulamaz mıyız? Dikkatli bakmaya bile gerek yok. Bunları hüzünlenelim diye yazmadım. Bu olumsuzluklar aslında yeni olanakların da habercisi. Sendika bürokratlarına hergün beddua etmekle sendikal bürokrasi yıkılmaz. Solun kendine gelmesini beklemekle de sol kendine gelmez.
Ekonomik kriz var mı var, siyasal belirsizlik var mı var. Üç beş sendikal bürokrat, bir iki içi geçmiş solcu mu tıkayacak işçi sınıfının önünü? Geçiniz. Bu umutsuzların ıslıkları. Koşullar uygun ama mücadele örgütlerimiz zayıf. Sonucu belirlemeye yetmiyor. Onları ayağa kaldırmalıyız, yenilerini kurmalıyız. Sadece seçimli günlerin değil her günün mücadelesinin örgütlerini kurmalıyız. Bu ülkenin uzun yürüyüşü de bu işte. Kısacası yoldaşlar, yol var yürürsen.