Bizimle iletişime geçin

İşçi Hareketi

Arçelik’te meslek hastalığını kabul eden mahkeme manevi tazminata hükmetti.

Yayınlandı

on

arcelik meslekh

Arçelik’te 7 yıl boyunca montaj bandında çamaşır makinası üreten işçi, açtığı meslek hastalığı davasında 15 bin lira manevi tazminat kazandı. Sürekli aynı işi ve aynı hareketleri yaptığı için “Karpal Tünel Sendromu”na yakalanan işçinin “meslek hastalığı” tespit edilse de, maluliyet oranının yüzde 0 (sıfır) gelmesiyle sadece manevi tazminat talebi mahkeme tarafından kabul edildi.

Biz de davanın avukatı Onur Deniz ile dava sürecini ve meslek hastalığı davalarının seyrini konuştuk. Meslek hastalığına yakalanan çalışanların önlerinde, kendilerini çok uzun bir yargı süreci beklediğini belirten Deniz, “2012 yılında açmış olduğumuz tazminat davası, 2021 yılında sonuçlandı. Söz konusu yargılama süresi kabul edilebilir değildir. Adaletin bu kadar gecikmiş olması, mağduriyetleri kat ve kat arttırmaktadır” dedi.

Meslek hastalığı davası açan işçinin Arçelik A.Ş. Çamaşır Makinası İşletmesinde 7 yıl boyunca makina operatörü olarak çalıştığını belirten Avukat Onur Deniz, işçinin el ve kollarında yaşadığı güçsüzlük ve ağrı şikayetleri sonrası doktora giderek “Karpal Tünel Sendromu” (El bileğinde sinir sıkışması) teşhisi ile sol el bileğinden ameliyat olduğunu söyledi. Şikayetlerinin devam etmesi üzerine İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesine başvuran işçiye burada her iki elde Karpal Tünel Sendromu ve sol dirsekte (sol ulnar sinirde) “Tuzaklanma Nöropatisi” hastalığı teşhisi konuldu. Tedaviye rağmen şikayetleri geçmeyen işçinin, iş ve günlük yaşantısını ciddi düzeyde olumsuz etkilendi. Bu sebeple Arçelik’ten ayrılmak zorunda kalan işçi, soluğu mahkemede aldı.

7 yıl boyunca Arçelik’in montaj bandında çalışan işçi için konuşan Deniz, “İşçi bu süre boyunca sürekli titreşimli ortamda, ara vermeksizin tekrarlanan hareketleri yapmak zorunda kalmıştır. Tıbbi literatürde, bu şekilde titreşimli ortamda yineleyici hareketleri yapmaya bağlı ortaya çıkan meslek hastalıkları açıkça tanımlanmıştır. Davacı müvekkilde ortaya çıkan meslek hastalıkları da literatürdeki bu tanımlamalara uymaktadır. Genç bir insan, gerekli önlemler alınmadan ağır bir işte çalıştırıldığı için, bu yaşında telafisi olmayan birden fazla sakatlık ile baş başa kalmıştır. Her iki kol ve ellerindeki ağrı, uyuşma ve güç kayıpları normal bir işte çalışmasına engeldir. Bundan sonraki yaşamında özellikle çalışma hayatı ile ilgili ciddi kısıtlamalar yaşayacağı açıktır. Ne yazık ki, bundan böyle iyi bir iş bulma olasılığı da düşüktür” dedi.

İŞÇİLER “YEDEK PARÇA” MUAMELESİ GÖRÜYOR!
Meslek hastalığı davalarında meydana gelen olayın meslek hastalığı olup olmadığını Sosyal Güvenlik Kurumunun tespit ettiğini söyleyen Deniz, “İlgili yönetmelik ve cetvellerde meslek hastalığı sayılan hastalıklar belirlenmiştir. Olayımızda müvekkilin hastalığı kurum tarafından ‘meslek hastalığı’ olarak tespit edilmiştir. Yargılama sırasında yapılan keşif ve bilirkişi incelemeleri neticesinde davalı Arçelik’in gerekli işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almadığı, ergonomik çalışma koşullarını sağlamadığı, çalışanların ağır iş yükü altında çalıştırıldığı, işverenin denetim ve gözetim borcunu yerine getirmediği tespit edilmiş, bu nedenle de şirket kusurlu bulunmuştur. Yargılama sırasında dinlenen tanık ifadeleri ile işçilerin ne kadar ağır şartlarda çalıştırıldıkları ortaya konmuştur. Tanıklar mahkeme huzurunda verdikleri ifadelerde, bant sisteminde çalıştıklarını, günde ortalama 1.200 – 1.400 çamaşır makinasının önlerinden geçtiğini, siparişlerin arttığı dönemlerde bu sayının 2.400’leri bulduğunu belirtmişlerdir. Montaj bandının saniye aralıkları ile durduğunu ve işçilerin önlerine gelen makineleri bu süre zarfında yinelenen hareketlerle montajladıklarını, sonrasında yeni bir makinenin önlerine geldiğini, aynı hareketlerin defalarca tekrarlandığını belirterek, haftada 3 gün zorunlu mesaiye bırakıldıklarını, bunun da işçilerin bedenlerine zarar verdiğini eklemişlerdir. Ayrıca söz konusu duraklama aralıklarının mühendisler tarafından sürekli daha da azaltılmaya çalışıldığını, süresini tutturamayanlara kapının gösterildiğini ifade ederek, işçilerin işlerini kaybetmemek için elleri kolları uyuşmasına rağmen çalışmaya devam ettiklerini, belirtmişlerdir. Tüm bu ifadeler üretimin ve kâr hırsı ile işçilerin ne kadar zorlandığını, kendilerine birer yedek parça muamelesi yapıldığını gözler önüne sermektedir. Üretim kesintisiz sürdürülmeli, hastalanan işçi (bozulan yedek parça) yenisi ile değiştirilip çarklar dönmeye devam ettirilmelidir” diye konuştu.

“MANEVİ TAZMİNAT TALEBİMİZİN KABUL GÖRMÜŞ OLMASI SEVİNDİRİCİ”
İşçinin meslek hastalığı kabul edilse de, maluliyet oranının kurum tarafından yüzde 0 (sıfır) olarak hesaplanmasına itiraz ettiklerini belirten Deniz, “Tüm itirazların yapılmasına rağmen maluliyet oranı değişmemiştir. Sonuç olarak mahkeme, maddi tazminat taleplerimizi reddetmiş, 20 bin lira manevi tazminat talebimizi kısmen kabul etmiş, 15 bin lira manevi tazminatın faizi ile birlikte müvekkile ödenmesine karar vermiştir. Gerekçeli kararın yazılması ile birlikte reddedilen maddi tazminat yönünden Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf başvurusunda bulunmayı düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Borçlar Hukukuna göre, talep edilen tazminatın karşılanabilmesi için ortada bir zararın bulunması, zararın hukuka aykırı bir eylemle meydana gelmiş olması, ayrıca zarar ve eylem arasında uygun bir nedensellik bağının bulunması gerektiğini söyleyen Deniz, “Maluliyetin olmaması, ortada bir zarar oluşmuş mudur tartışmasını beraberinde getirmektedir. Böyle durumlarda zararın oluşmadığından bahisle taleplerin reddedildiğini görüyoruz. Olayımızda ise mahkeme maluliyet olmamasına rağmen manevi tazminat taleplerimizi kabul etmiştir. Maluliyet olmasa dahi davalının hukuka aykırı davranışları ile meslek hastalığına yakalanan müvekkilim birçok kez ameliyat olmak zorunda kalmış, uzun süreli ağrılar ile baş etmek zorunda bırakılmıştır. Maddi tazminat talebimizin reddedilmesine rağmen, manevi tazminat talebimizin kabul görmüş olması sevindirici bir gelişmedir” dedi.

BU MESLEK HASTALIĞINA YAKALANANLAR NE YAPMALI?
Karpal Tünel Sendromu’nun özellikle bant ortamı gibi işlerde, masa başı ve ofis ortamında bilgisayar karşısında, sürekli yineleyici hareketlerin yapıldığı neredeyse tüm işlerde görülen bir rahatsızlık olduğunu hatırlatan Deniz, “Bu hastalık, ‘Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri̇ Yönetmeliği’nin ekinde de yer alan ‘Meslek Hastalıkları’ listesinde bulunuyor. Uygun ergonomik koşulların yaratılmadığı, işçi sağlığı önlemlerinin alınmadığı, masa başı, bilgisayar kullanımının yoğun olduğu ofis işlerinde sıklıkla rastlanmasına rağmen ‘Karpal Tünel Sendromu’nun meslek hastalığı olduğu çoğu çalışanca bilinmemektedir. İşçi sağlığı önlemlerinin alınması, uygun ergonomik çalışma ortamlarının yaratılması, işverenin sorumluluğundadır. Benzer meslek hastalığına yakalanan işçiler vakit kaybetmeksizin ‘Meslek Hastalıkları Hastanesine başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Meslek Hastalıkları Hastanesi gerekli tetkikleri yapıp raporları meslek hastalığının tespiti için Sosyal Güvenlik Kurumuna göndermektedir. Sosyal güvenlik kurumunun meydana gelen rahatsızlığı meslek hastalığı olarak tespit etmesi durumunda mahkemede tazminat davası açılabilmektedir. Eğer kurum rahatsızlığı meslek hastalığı olarak tespit etmez ise bu durumda da yine mahkemede ‘Meslek hastalığı tespiti’ davası açarak meydana gelen rahatsızlığın meslek hastalığı olduğu bilirkişi incelemesi ile tespit edilebilmektedir. Sonrasında yine zararın tazmini için tazminat davası açılabilmektedir” dedi.

Son olarak uzun yargı sürecine değinen Deniz, “Maalesef meslek hastalığına yakalanan çalışanların önlerinde, kendilerini çok uzun bir yargı süreci beklemektedir. 2012 yılında açmış olduğumuz tazminat davası, 2021 yılında sonuçlanmış, üstelik henüz üst mahkeme incelemesinden geçmemiştir. Söz konusu yargılama süresi kabul edilebilir değildir. Adaletin bu kadar gecikmiş olması, mağduriyetleri kat ve kat arttırmaktadır. Ancak ne yazık ki alınmayan önlemler, işverenlerin kusuru nedeni ile meslek hastalığına yakalanan ya da iş kazası geçiren işçinin elinde de başka bir imkan bulunmamaktadır. Bu imkânın yılmadan kullanılması, işçi sınıfı adına bir mücadele alanıdır” diye konuştu.

Kaynak: Hasret Gültekin Kozan / Evrensel

İşçi Hareketi

Patronların düzeninde işsizlik çözülmez: Her iş yerinde birlik, her iş yerinde sendika!

Yayınlandı

on

mess gebze

1. TÜİK’in son açıkladığı verilere göre yıllık işsizlik ayda %0,2 puan artarak %9,1 oldu. Bu oran nüfusumuzun 8 milyon 298’ine denk geliyor. Ancak ülkemizde açıklanan tek işsizlik verisi bu değil. DİSK-AR’ın bu verilere dayanarak yaptığı “geniş tanımlı işsizlik” hesaplaması da var. Bu hesaplamaya göre ise geniş tanımlı işsizlik oranı yıllık %26,5 ediyor. Bu kategori de hesaplamaya dahil edilince ülkemizdeki işsiz sayısı 10 milyon 453 bin kişi ediyor.

2. Ülkenin her yerindeki emekçilerin çalışma hayatına katılımına yönelik veriler neden böyle farklı farklı? Çünkü devletin kurumu olan TÜİK’i yönetenler, “iş bulma ümidini kesmiş olan” milyonlarca kişilik nüfusu bu hesaplamaya dahil etmiyor. Patronların çıkarlarına hizmet eden TÜİK’e göre ülkemizde bir insanın “işsiz” olarak sayılabilmesi için dahi “iş bulma umudunu kaybetmemiş” olması isteniyor.

3. Patronların “iş bulma umudu”ndan kast ettiği şey açık. İşsizlikle terbiye edilmiş, hakları için örgütlenmeyen bir işçi sınıfı istiyorlar. Toplumun bir kesimi sürekli işsiz kalmalı ki, işi olan işçileri patronlar hizaya getirebilsin. Patronlar istiyorlar ki, işçi uzun çalışma saatlerine alışsın. Sevdiklerine ve kendine biraz zaman ayırabildiğine şükretsin. İşini kaybetmekten korksun ki açlık sınırındaki ücretlere tamah etsin. Bu işçilerin emeğiyle ise büyük şirketler kar etsin.

4. Patron sınıfı, işçilerin çalıştıkları iş yerlerinin sahipleri. İşçilerin ürettikleri çok fazla miktardaki değere el koyarak zenginliklerini elde ediyorlar. Bu değerden işçilere çok küçük bir pay kalıyor. Onlar için en önemli şey en asgari miktarda işçi çalıştırıp, en asgari maaşları verip en azami karları elde etmek. Toplumun refahına katkıda bulunmak için değil, ancak sadece kendi karlarını korumak için milyonlarca insandan oluşan bir işsizler ordusuna ihtiyaçları var. Kapitalist düzen, böyle işliyor işte.

5. Son yıllarda tüm patronlar, bu işsizler ordusunu adeta güvence altına almak için durmaksızın çalışıyor. Tüm ülkeden sendikalaştıkları için işten çıkarılan, sarı sendikadan ayrıldığı için toplu halde işten atılan, sendikasızlıkla birlikte açlık ücretleri dayatılan işçilerin haberlerini alıyoruz. Yüksek enflasyonda alım gücümüzün düşmesini, işçi konfederasyonlarının satılmışlığını fırsat bilen patronlar krizden maksimum kar elde etmek istiyorlar.

6. Patron sınıfının bu saldırganlığına, milyonların işsizlikle burun buruna bırakılmasına karşı emekçilerin tek bir panzehiri var: O da örgütlenmek. Her fabrikada, her atölyede, her iş yerinde birlik kurmak. Sendikalaşmak, sendikal hakları için her türlü imkanı kullanarak mücadele etmek. Tıpkı bu seneki metal TİS’indeki gibi işçi sınıfı, ancak birliğini koruyarak ve örgütlülüğüne güvenerek somut kazanımlar elde edebilir. 

Continue Reading

İşçi Hareketi

Özçelik-İş Eti Alüminyum patronuyla anlaştı, direniş sona erdi

Yayınlandı

on

aluminm

Eti Alüminyum patronlarının %55’lik zam dayatmasını kabul etmeyen işçiler “%100 zam!” diyerek iş yavaşlatma eylemine başlamıştı.

İşçiler, sefalet dayatan patronların yanı sıra, ücret mücadelesinde yanlarında olmayan yetkili Özçelik-İş sendikası yönetimini de protesto etti. İşçiler, sarı sendikaya yönelik öfkesini Seydişehir’deki Özçelik-İş şubesi önüne de taşıdı.

İş yavaşlatma eylemi yapan işçiler, “açlık sınırında değil insanca geçinecek ücret” diyerek vardiyalar halinde direniş nöbetini sürdürdü.

SARI SENDİKA 1000 LİRA ARTIŞA “EVET” DEDİ

Ancak sarı Özçelik-İş sendikası yöneticileri, patronla masaya oturarak işçileri sattı. Sendika bürokratlarının patronlarla yaptığı görüşme sonucunda işçilere şu mesaj gitti:

Yaptığımız girişimler sonucunda 01.01.2024 tarihinden geçerli olmak üzere ücretlerinizde yüzde 62 oranında artış yapılması konusunda mutabakat sağlanmıştır. Protokole yönelik detaylı bilgiyi Şube Başkanı ve yöneticilerimiz sizlere aktaracaktır”

%100 zam için günler boyu direnişini sürdüren işçiler, anlaşmadan memnun değil. 

Continue Reading

Açıklama

Mağaza Market-Sen: Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika

Yayınlandı

on

images 13

Mağaza Market-Sen’in “Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika!” başlıklı açıklaması sosyal medya hesaplarından paylaşıldı.

 

Açıklama şu şekilde:

 

“İşçilerin omuzlarında ekonomik krizin yükü artmaya devam ediyor. Asgari ücrete yapılan zammın ardından yeni yılda yeni zamlarda yağmur gibi geldi.

 

Market patronları yurdun dört bir yanına mağaza açmaya devam ediyor. Marketler büyürken, işçilerin ücretleri daha da düşüyor, hakları daha da tırpanlanıyor. A101, ŞOK, BİM, HAKMAR, HAPPPY CENTER… ve daha fazlası. Tüm cirolarını market işçilerinin fazla mesailerinden ve gasp ettikleri haklarından elde ediyor.

 

Bu gidişata dur demek için İstanbul başta olmak üzere, birçok yerde HER MARKETE SENDİKA diyoruz. Haklarımız var, sendikamız var. Yalnız değiliz. Patronların ağalık ve kölelik düzenine birlik olarak son verebiliriz.

 

Sen de şimdi Mağaza Market-Sen’e üye ol!


Haklarımızı patronlardan hep birlikte alalım!”

 

Continue Reading

Trending