Açıklama
Akkuyu’da İşçiler Ücretlerini Alamıyor

Gazete Duvar’ın haberine göre ; Akkuyu Nükleer Santrali’nde bir süredir çalışma yapılmıyor. Konuyla ilgili birçok iddia öne sürülürken, Akkuyu Nükleer Santrali inşaatında Türk yüklenici IC İçtaş’ın devre dışı bırakılmasının ardından inşaatın durma noktasında olduğu iddia edildi. Bir diğer iddia da jandarmanın inşaat alanını mühürlediği ve mağdur olan toplam işçi sayısının binleri bulduğu yönünde…
Türk şirketleri tasfiye mi edilmek isteniyor?
Akkuyu Nükleer Santrali inşaatında sorumluluk alan IC İçtaş’ın projeye ilişkin sözleşmesi, Rus devlet şirketi Rosatom tarafından feshedilmiş; bunun üzerine ‘Türk şirketleri tasfiye edilmek mi isteniyor?’ soruları gündeme gelmişti.
Bu süreçte İçtaş duruma itiraz ederek, “Fesih girişimindeki esas amaç projenin yönetimindeki Türk şirketlerin varlığını azaltmak ve taşeron seviyesine indirgemek olduğu açıktır” şeklinde bir açıklama yayımlamıştı.
İşçiler maaş alamıyor
Akkuyu nükleer reaktörünün akıbetine dair kafa karışıklıkları sürerken, Akkuyu’da çalışan bir işçi son gelişmeleri aktardı. İki yıldır Akkuya’da çalışan ve ismini vermek istemeyen işçi, şantiyede herhangi bir ilerlemenin söz konusu olmadığını, kimi depoların talan edildiğini ve çalışanların maaş alamadığını dile getirdi.
Tüm gözlerin 15-16 Eylül tarihlerinde Özbekistan’ın Semerkant kentinde gerçekleşecek olan Şangay İşbirliği Örgütü toplantısında gerçekleşmesi beklenen Putin-Erdoğan görüşmesinde olduğunu vurgulayan işçi, iki lider arasında gerçekleşecek görüşmeden de net bir sonuç çıkmayabileceğini söyledi.
Nükleer reaktörün yapıldığı alanda İçtaş’ın işçisinin kalmadığını da aktaran çalışan, “Orada kalan Rus firmasının kendi bünyesine aldığı az sayıdaki İçtaş elemanı var. Üç ya da dört firma var ama onlar da işçi azaltmaya gitti. Gitmek zorundalar çünkü zaten ödeme yapacak da hâlleri yok” diye konuştu.
İşçi, şöyle devam etti: “Malzeme temini gibi birçok kalemin dağıtımını İçtaş yapıyordu. Şu anda her şey durmuş durumda. Mevcut depoları kapatmışlar ama onu da hangi firmaların yaptığı belli değil. İçtaş’ın kendi bünyesinde tuttuğu depoları vardı. Çoğu boşaltılmış, talan edilmiş.”
Hakkını alamayan işçi sayısı 15 bin
“Bizim işe geri dönüş tarihimiz de belli değil. Maaşlar yatacaktı ancak onlar da ertelenip duruyor” diye konuşan işçi, “Mesela orada 2-3 senedir çalışanlar var. Onların sigortasını devam ettiriyorlar ancak maaş yatmıyor. İnsanların da tazminatı var. Başka bir yerde işbaşı yaparsa tazminat hakkı da yanacak. Bunu da yapmak istemiyorlar. Ancak sonuçta ortada maaş yok. Bu durumu, yangına, elektriğe ya da başka nedenlere bağladılar. Ama şantiye alanının geçenlerde orman yangınının çıktığı Gülnar ile bir ilgisi yok. Bize gelen bilgi Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Putin’in görüşmesini bekledikleri yönünde. Ne olur bilmiyoruz ama bir yol, yöntem bulmak için buluşma zamanını bekliyorlar” dedi.
Akkuya’da yaşananları yalnızca İçtaş üzerinden görmenin eksik kalacağını ifade eden işçi şunları ekledi: “Orada taşıma, yemek ya da diğer ihtiyaçları karşılayan firmalar da var. Size bugün itibarıyla mağdur olan işçi sayısı 15 bin kişi diyebilirim.”
Kısa süre önce servis edilen ‘500 kişi işten çıkarıldı’ haberlerine de değinen işçi, durumun ‘çok daha fazlasına’ işaret ettiğinin altını çizdi: “500 kişi deniyor ama çok daha fazlası söz konusu. Benim bildiğim, 7 bin kişi ki onlar da İçtaş’ın kendi personeli. Açığa çektiği, sahadan çektiği personeli yani. Ruslar İçtaş’ı çıkardılar oradan. Durum sıkıntılı açıkçası ve ne olacağı da belli değil.”
Fesih sözleşmesinde iş güvenliği eksikliği ve usülsüzlük vurgusu
Sözleşmenin feshine ilişkin ihtarname, 22 Temmuz’da Akkuyu Nükleer A.Ş. Genel Müdürü Anastasia Zoteeva tarafından imzalanarak gönderildi. Fesih, 26 Temmuz’da yürürlüğe girdi. İş güvenliği ve usulsüzlük sözleşme feshine gerekçe olarak gösterildi. Oda TV’nin haberine göre, Titan-2, IC İçtaş A.Ş.’nin birçok defa uyarıldığı ve firmaya iş güvenliği önlemleri alması hususunda ihtar gönderildiği ifade edildi. Ancak Akkuyu Nükleer A.Ş.’nin, iş güvenliğine ilişkin önlem almadığı ve bu sebeple işçi ölümlerine sebep olan kazalar yaşandığı ifade edildi.
Sözleşme feshi ihtarnamesinde dikkat çeken bir başka maddede, sözleşme uyarınca yalnızca inşaat işlerinde kullanılması gereken avansların, Akkuyu NGS inşaatı hariç bir yere gönderildiğiydi. Rosatom, hem Titan-2’ye hem IC İçtaş’a 9’ar milyon dolar (161 milyon 100 bin TL) borç verdi. Bu paranın 3 milyon 320 bin doları (59 milyon 428 bin TL), usulsüz bir şekilde harcandı.
Fesih sözleşmesinde yer alan bu bilgilerle ilgili işçi sözlerini şöyle noktaladı: “Açıkçası İçtaş’ın bir daha içeri girmesi mümkün değil. İçtaş’ın bazı şeyleri de ortaya çıktı, yakalandılar. Bazı muhasebeciler ve yaptıkları ortaya çıkarıldı. Bunlar maaşlarda kesintiler yapardı, mesaileri komple keserlerdi. Milyonlarca lira para gitti…”
Açıklama
PATRONLAR YÜZDE 200 BÜYÜYORSA ASGARİ ÜCRET 50 BİN TL OLMALI

Asgari ücret tespit komisyonu toplantılarını sürdürüyor, ancak henüz somut bir rakam ortaya konmuş değil. Herkes “ha çıktı, ha çıkacak” diyerek beklerken, hiçbir tarafın ağzından net bir rakam telaffuz edilemiyordu. Türk-İş rakamı kamuoyu baskısına dayanamayarak açıkladı. Partilerin, ücret üzerine tartışmalar yürüten ekonomistlerin baskısı sonucu toplantılar bitmeden kendi düşündükleri rakamı açıklamış oldular. Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, tespit komisyonundaki tüm taraflara 29.583 TL’ye tamam derseler imzayı atarız dedi. Hükümet ise yurtdışında yabancı yatırımcıların, yurt içinde ise kriz döneminde büyüyerek yüzde 200, yüzde 400’lere kadar kar eden patronların beklentilerine uygun bir asgari ücret belirleme niyetinde.
Hükümet, Şimşek’in Orta Vadeli Ekonomi Programı’nı (OVP) uygulayarak, yüzde 400 oranında büyüyen bankaları ve emeğimiz üzerinden milyar dolarlık cirolar yapan sermaye gruplarını daha da zenginleştirecek bir ekonomik modeli inşa etmeye çalışıyor. Bu düzen, sendikaların grev haklarının ve örgütlenmesinin engellendiği, emekçilerin ise örgütsüz ve yalnız bırakılarak sefalet ücretine mahkum edildiği bir tabloyu hedefliyor.
Milyonlarca emekçi, bu koşullarda daha da yoksullaşırken, büyük sermaye grupları servetlerine servet katmaya devam edecek. Bu nedenle, emekçilerin örgütlenmesi, her işyerinde birliğini güçlendirmesi ve mücadele etmesi artık bir zorunluluk haline gelmiştir.
Ne demişti Sabancılar: “Seçimsiz dönem bir fırsat. OVP uygulanmaya devam etsin”
Türkiye’de enflasyon oranları, asgari ücret artışını belirleyen temel faktörlerden biri olarak konuşuldu. Bakanlar ve patron sözcüleri bunu hep bu şekilde dillendirdi. 2024 yılı TÜFE enflasyonunun %46 olduğu ve 2025 yılı için beklenen enflasyonun %21 civarında olduğu göz önüne alındığında, asgari ücretin en azından bu enflasyon oranlarına paralel bir artış göstermesi tüm taraflar için daha uygun olurmuş. Hedeflenen enflasyona göre zam artışı bunu temsil eden görüşlerden biriydi. Kredi derecelendirme kuruluşları, asgari ücret artışının %30’u geçmemesini de öneriyor. Alın size rakamlar.
Patronlar, rekabet gücünü korumak, maliyetleri kontrol altında tutmak ve karlarını maksimize etmek adına pazarlık masasına baskısını kuruyor. Asgari ücreti belirleyen komisyonda işçi, işveren ve hükümet temsilcileri, komisyonun emekçileri memnun edecek bir asgari ücret belirlemesi için ekonomik veriler, enflasyon oranları ve yaşam standartlarını göz önünde bulundurması gerekiyor. Ancak, komisyonun yapısının bu şekilde olmadığını masadaki görüşmelerin sonucundan görüyoruz. Türk-İş işçileri temsilen orada. Ama patronların ne diyeceğine bakıyor.
Asgari ücret artışı, sadece asgari ücretle çalışanları değil, genel ücret yapısını ve ekonomik dengeleri de etkileyecektir. Asgari ücret tartışmaları, ekonomik koşullar, enflasyon, işçi ve işveren beklentileri, komisyon çalışmaları ve sosyal etkiler gibi birçok faktörün birleşimiyle şekilleniyor şu an.
Enflasyonun Gerçek Yüzü
Emekçiler enflasyonun gerçek yüzünü hep gördü. Emekliler 12.500 TL gibi bir ücretle geçinmeye zorlandı. Asgari ücretliler bir kira ödemeye kadar düşen bir ücretle yaşamayı öğrendi. Bir kira şimdi 20.000 TL’ den fazla. Yeni asgari ücretle emekçiler sadece bir kira ödemeye mahkum edilmek isteniyor. Mehmet Şimşek, meclisteki bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada emekli aylıklarına ve asgari ücrete yaptığı zamları açıkladı durdu. Fakat başka bir veriyi biz sizinle paylaşalım:
“Son 5 yılda asgari ücret yüzde 741 artmasına rağmen, yoksulluk sınırı yüzde 975 yükseldi. DİSK-AR’ın raporuna göre, 2024’te asgari ücretlinin alım gücündeki kayıp 54.712 TL’ye ulaştı. Türkiye’de çalışanların büyük çoğunluğu asgari ücretin yüzde 20 fazlası veya altında gelirle yaşamını sürdürüyor.” [DİSK-AR’ın raporu]
A101, ŞOK, BİM, Happy Center Milyar Dolar Kazandı
Temmuz Ayında Ücretlere Sadece %10 Zam Yaptı
- A101, 2020’deki son veriye göre 4 Milyar 536 milyon dolar gelire sahip. Bu listelere giren şirketlerin minimum geliri 4 Milyar dolar. A101 o günden sonra hala bir kar ve büyüme rakamı açıklamış değil. A101 işçileri, pandemi ardından bu günlere kadar yüklerini hafifletecek haklardan mahrum bıraktı. 2024’te Temmuz ayında sadece %10 zam yaptı.
- ŞOK’ta çalışan personel sayısı 2024 yılının ilk çeyreğinde yaklaşık 47 bin oldu. Yılın ilk üç ayında yeni açılışlarla mağaza sayısını 10 bin 789’a ulaştıran ŞOK’un cirosu ise 37,2 milyar TL oldu. Temmuz ayında sadece %10 zam yaptı
- BİM 2024 yılının ilk 3 ayında 3,878 Milyon TL net kâr açıkladı. Net kâr geçen yıl aynı döneme göre 232.81% büyüdü. Bu dönemde şirket 103,768 mn TL satış geliri elde ederken satış gelirleri yıllık 17.08% artış gösterdi. Temmuz ayında sadece %10 zam yaptı.
- İstanbul merkezli 200’den fazla mağazası bulunan Happy Center’da en düşük personel ücreti asgariden veriliyor. İşçilerin en çok şikayet ettiği problemlerin başında sorumlu baskısı ve düşük ücretler geliyordu. Şenlik zamanlarında cirolarını katlayan Happy Center’da işçilere Temmuz ayında sadece %10 zam yaptı.
[Mağaza Market-Sen’in, Temmuz, Ağustos, Eylül işyeri ziyaret raporu verileri]
GSYH’da emekçilere düşen payı bu verilerle göz önüne seriyoruz. 1974’lerde yüzde 81 olan emekçinin payı şimdi yüzde 41. Nereye gitti bu pay? O yıllardan günümüze kadar sermayeye gitti. Bu kadar veriyi ve sonucu biz biliyorsak, her ay açlık, yoksulluk oranlarını açıklayan TÜRK-İŞ her halükarda biliyor. Kendi saha raporlarına sahip bu konfederasyon masada patronların yüzüne bir rakam açıklamayı tercih etmiyor ise biz rakamı söylüyoruz.
ASGARİ ÜCRET 50 BİN TL OLMALIDIR!
Açıklama
Mağaza Market-Sen: Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika

Mağaza Market-Sen’in “Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika!” başlıklı açıklaması sosyal medya hesaplarından paylaşıldı.
Açıklama şu şekilde:
“İşçilerin omuzlarında ekonomik krizin yükü artmaya devam ediyor. Asgari ücrete yapılan zammın ardından yeni yılda yeni zamlarda yağmur gibi geldi.
Market patronları yurdun dört bir yanına mağaza açmaya devam ediyor. Marketler büyürken, işçilerin ücretleri daha da düşüyor, hakları daha da tırpanlanıyor. A101, ŞOK, BİM, HAKMAR, HAPPPY CENTER… ve daha fazlası. Tüm cirolarını market işçilerinin fazla mesailerinden ve gasp ettikleri haklarından elde ediyor.
Bu gidişata dur demek için İstanbul başta olmak üzere, birçok yerde HER MARKETE SENDİKA diyoruz. Haklarımız var, sendikamız var. Yalnız değiliz. Patronların ağalık ve kölelik düzenine birlik olarak son verebiliriz.
Sen de şimdi Mağaza Market-Sen’e üye ol!
Haklarımızı patronlardan hep birlikte alalım!”
🛑 Marketler büyürken, ücretlerimiz eriyor, haklarımız gasp ediliyor. Yalnız değiliz. Haklarımız var, sendikamız Mağaza Market-Sen var!
📌Düşük Ücret Dayatmasına
📌Uzun Çalışmaya
📌MobbingeSon vermek için "Her Markete Sendika" ✅
Açıklamamız👇https://t.co/m0wFkDHRVA pic.twitter.com/S786z00K9h
— Mağaza Market-Sen (@MagazaMarketSen) February 5, 2024
Açıklama
Emeğimiz azami ise ücretimiz asgari olmayacak, bu gidişi birliğimiz bozacak

Asgari ücretin tespiti için görüşmeler başladı. İşçiler asgari ücretin ne kadar olacağını beklerken, patronların istediği ise ücretlerin açlık sınırında bir rakam olması. Patronlara göre işçilerin istediği seviyede ücretler artarsa ekonomi daha da kötü olur. Piyasalar dengesizleşir, işsizlik artar. Çünkü aynı gemideyiz.
Oysa TÜİK’in rakamlarına göre açlık sınırı 10 bin TL’yi, yoksulluk sınırı 33 bin TL’yi geçmiş durumda. Rakamlar ortadayken çalışma süreleri 10-12 saatin altına düşmüyor. Ömrümüzü çalışarak geçirelim ama ücretlerimiz hep açlık sınırının bir tık üzerinde olsun. Bunu nasıl kabul edelim?
Seçimin ardından dolardaki artış, freni patlamış kamyon gibi hızla yükseldi. 24 TL seviyelerine geldi. Sokaktaki çocuk bile bunun mutfağa, kiraya, benzine, ilaca nasıl yansıyacağını söylüyor. TİM Başkanı Mustafa Gültepe gibi patron temsilcileri ise gözümüzün içine bakarak yalan söylüyor. İşverenlere teşvikler, destekler dolar ile olurken işçinin zammını dolar etkilememeliymiş. Patronların iktidardan beklentisi bu.
Ama en büyük korkuları böylesi zamanlarda işçilerin birlik olması. Bu yüzden ücretleri düşük, koşulları sert tutmaya çalışıyorlar. Çünkü işçiler birliğini kurmadıkça bu düzen böyle devam edebilecek. Onlara yanıldıklarını gösterelim. Emekçiler, işçiler bu asgari ücret düzenine mahkum olmayacak diyelim. Her iş yerinde işçilerle, sendikalarımızla birliğimizi kuralım. İşçi Hareketi Koordinasyonu ile hiçbir işçi asla yalnız yürümeyecek.
İşçi Hareketi Koordinasyonu
Mağaza Market-Sen
İnşaat-Sen
-
İşçinin Hakkı4 yıl önce
İşçiler sordu, sendika avukatı yanıtladı
-
İşçi Hareketi8 yıl önce
These ’90s fashion trends are making a comeback in 2017
-
Açıklama4 yıl önce
İnşaat-Sen’den Kazakistan’da mahsur kalan işçilerle ilgili açıklama
-
Açıklama3 yıl önce
HEBO’DA SENDİKALAŞAN İŞÇİLER İŞTEN ATILDI DİRENİŞ BAŞLADI
-
Açıklama4 yıl önce
Yazaki’de sendikalı olduğu için işten atılan işçi hukuki mücadelesini kazandı
-
İşçi Hareketi8 yıl önce
According to Dior Couture, this taboo fashion accessory is back
-
İşçi Hareketi8 yıl önce
The final 6 ‘Game of Thrones’ episodes might feel like a full season
-
Analiz7 ay önce
Bakan Şimşek’i Asgari Ücret İle Yaşamaya Davet Ediyoruz