Bizimle iletişime geçin

Açıklama

Akkuyu’da İşçiler Ücretlerini Alamıyor

Yayınlandı

on

photo 2022 09 13 18 42 13

Gazete Duvar’ın haberine göre ; Akkuyu Nükleer Santrali’nde bir süredir çalışma yapılmıyor. Konuyla ilgili birçok iddia öne sürülürken, Akkuyu Nükleer Santrali inşaatında Türk yüklenici IC İçtaş’ın devre dışı bırakılmasının ardından inşaatın durma noktasında olduğu iddia edildi. Bir diğer iddia da jandarmanın inşaat alanını mühürlediği ve mağdur olan toplam işçi sayısının binleri bulduğu yönünde…

 

Türk şirketleri tasfiye mi edilmek isteniyor?

 

Akkuyu Nükleer Santrali inşaatında sorumluluk alan IC İçtaş’ın projeye ilişkin sözleşmesi, Rus devlet şirketi Rosatom tarafından feshedilmiş; bunun üzerine ‘Türk şirketleri tasfiye edilmek mi isteniyor?’ soruları gündeme gelmişti.

Bu süreçte İçtaş duruma itiraz ederek, “Fesih girişimindeki esas amaç projenin yönetimindeki Türk şirketlerin varlığını azaltmak ve taşeron seviyesine indirgemek olduğu açıktır” şeklinde bir açıklama yayımlamıştı.

 

İşçiler maaş alamıyor

 

Akkuyu nükleer reaktörünün akıbetine dair kafa karışıklıkları sürerken, Akkuyu’da çalışan bir işçi son gelişmeleri aktardı. İki yıldır Akkuya’da çalışan ve ismini vermek istemeyen işçi, şantiyede herhangi bir ilerlemenin söz konusu olmadığını, kimi depoların talan edildiğini ve çalışanların maaş alamadığını dile getirdi.

Tüm gözlerin 15-16 Eylül tarihlerinde Özbekistan’ın Semerkant kentinde gerçekleşecek olan Şangay İşbirliği Örgütü toplantısında gerçekleşmesi beklenen Putin-Erdoğan görüşmesinde olduğunu vurgulayan işçi, iki lider arasında gerçekleşecek görüşmeden de net bir sonuç çıkmayabileceğini söyledi.

Nükleer reaktörün yapıldığı alanda İçtaş’ın işçisinin kalmadığını da aktaran çalışan, “Orada kalan Rus firmasının kendi bünyesine aldığı az sayıdaki İçtaş elemanı var. Üç ya da dört firma var ama onlar da işçi azaltmaya gitti. Gitmek zorundalar çünkü zaten ödeme yapacak da hâlleri yok” diye konuştu.

İşçi, şöyle devam etti: “Malzeme temini gibi birçok kalemin dağıtımını İçtaş yapıyordu. Şu anda her şey durmuş durumda. Mevcut depoları kapatmışlar ama onu da hangi firmaların yaptığı belli değil. İçtaş’ın kendi bünyesinde tuttuğu depoları vardı. Çoğu boşaltılmış, talan edilmiş.”

 

Hakkını alamayan işçi sayısı 15 bin

 

“Bizim işe geri dönüş tarihimiz de belli değil. Maaşlar yatacaktı ancak onlar da ertelenip duruyor” diye konuşan işçi, “Mesela orada 2-3 senedir çalışanlar var. Onların sigortasını devam ettiriyorlar ancak maaş yatmıyor. İnsanların da tazminatı var. Başka bir yerde işbaşı yaparsa tazminat hakkı da yanacak. Bunu da yapmak istemiyorlar. Ancak sonuçta ortada maaş yok. Bu durumu, yangına, elektriğe ya da başka nedenlere bağladılar. Ama şantiye alanının geçenlerde orman yangınının çıktığı Gülnar ile bir ilgisi yok. Bize gelen bilgi Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Putin’in görüşmesini bekledikleri yönünde. Ne olur bilmiyoruz ama bir yol, yöntem bulmak için buluşma zamanını bekliyorlar” dedi.

Akkuya’da yaşananları yalnızca İçtaş üzerinden görmenin eksik kalacağını ifade eden işçi şunları ekledi: “Orada taşıma, yemek ya da diğer ihtiyaçları karşılayan firmalar da var. Size bugün itibarıyla mağdur olan işçi sayısı 15 bin kişi diyebilirim.”

Kısa süre önce servis edilen ‘500 kişi işten çıkarıldı’ haberlerine de değinen işçi, durumun ‘çok daha fazlasına’ işaret ettiğinin altını çizdi: “500 kişi deniyor ama çok daha fazlası söz konusu. Benim bildiğim, 7 bin kişi ki onlar da İçtaş’ın kendi personeli. Açığa çektiği, sahadan çektiği personeli yani. Ruslar İçtaş’ı çıkardılar oradan. Durum sıkıntılı açıkçası ve ne olacağı da belli değil.”

 

Fesih sözleşmesinde iş güvenliği eksikliği ve usülsüzlük vurgusu

 

Sözleşmenin feshine ilişkin ihtarname, 22 Temmuz’da Akkuyu Nükleer A.Ş. Genel Müdürü Anastasia Zoteeva tarafından imzalanarak gönderildi. Fesih, 26 Temmuz’da yürürlüğe girdi. İş güvenliği ve usulsüzlük sözleşme feshine gerekçe olarak gösterildi. Oda TV’nin haberine göre, Titan-2, IC İçtaş A.Ş.’nin birçok defa uyarıldığı ve firmaya iş güvenliği önlemleri alması hususunda ihtar gönderildiği ifade edildi. Ancak Akkuyu Nükleer A.Ş.’nin, iş güvenliğine ilişkin önlem almadığı ve bu sebeple işçi ölümlerine sebep olan kazalar yaşandığı ifade edildi.

Sözleşme feshi ihtarnamesinde dikkat çeken bir başka maddede, sözleşme uyarınca yalnızca inşaat işlerinde kullanılması gereken avansların, Akkuyu NGS inşaatı hariç bir yere gönderildiğiydi. Rosatom, hem Titan-2’ye hem IC İçtaş’a 9’ar milyon dolar (161 milyon 100 bin TL) borç verdi. Bu paranın 3 milyon 320 bin doları (59 milyon 428 bin TL), usulsüz bir şekilde harcandı.

Fesih sözleşmesinde yer alan bu bilgilerle ilgili işçi sözlerini şöyle noktaladı: “Açıkçası İçtaş’ın bir daha içeri girmesi mümkün değil. İçtaş’ın bazı şeyleri de ortaya çıktı, yakalandılar. Bazı muhasebeciler ve yaptıkları ortaya çıkarıldı. Bunlar maaşlarda kesintiler yapardı, mesaileri komple keserlerdi. Milyonlarca lira para gitti…”

Açıklama

Mağaza Market-Sen: Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika

Yayınlandı

on

images 13

Mağaza Market-Sen’in “Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika!” başlıklı açıklaması sosyal medya hesaplarından paylaşıldı.

 

Açıklama şu şekilde:

 

“İşçilerin omuzlarında ekonomik krizin yükü artmaya devam ediyor. Asgari ücrete yapılan zammın ardından yeni yılda yeni zamlarda yağmur gibi geldi.

 

Market patronları yurdun dört bir yanına mağaza açmaya devam ediyor. Marketler büyürken, işçilerin ücretleri daha da düşüyor, hakları daha da tırpanlanıyor. A101, ŞOK, BİM, HAKMAR, HAPPPY CENTER… ve daha fazlası. Tüm cirolarını market işçilerinin fazla mesailerinden ve gasp ettikleri haklarından elde ediyor.

 

Bu gidişata dur demek için İstanbul başta olmak üzere, birçok yerde HER MARKETE SENDİKA diyoruz. Haklarımız var, sendikamız var. Yalnız değiliz. Patronların ağalık ve kölelik düzenine birlik olarak son verebiliriz.

 

Sen de şimdi Mağaza Market-Sen’e üye ol!


Haklarımızı patronlardan hep birlikte alalım!”

 

Continue Reading

Açıklama

Emeğimiz azami ise ücretimiz asgari olmayacak, bu gidişi birliğimiz bozacak

Yayınlandı

on

ss

Asgari ücretin tespiti için görüşmeler başladı. İşçiler asgari ücretin ne kadar olacağını beklerken, patronların istediği ise ücretlerin açlık sınırında bir rakam olması. Patronlara göre işçilerin istediği seviyede ücretler artarsa ekonomi daha da kötü olur. Piyasalar dengesizleşir, işsizlik artar. Çünkü aynı gemideyiz. 

 

Oysa TÜİK’in rakamlarına göre açlık sınırı 10 bin TL’yi, yoksulluk sınırı 33 bin TL’yi geçmiş durumda. Rakamlar ortadayken çalışma süreleri 10-12 saatin altına düşmüyor. Ömrümüzü çalışarak geçirelim ama ücretlerimiz hep açlık sınırının bir tık üzerinde olsun. Bunu nasıl kabul edelim?

 

Seçimin ardından dolardaki artış, freni patlamış kamyon gibi hızla yükseldi. 24 TL seviyelerine geldi. Sokaktaki çocuk bile bunun mutfağa, kiraya, benzine, ilaca nasıl yansıyacağını söylüyor. TİM Başkanı Mustafa Gültepe gibi patron temsilcileri ise gözümüzün içine bakarak yalan söylüyor. İşverenlere teşvikler, destekler dolar ile olurken işçinin zammını dolar etkilememeliymiş. Patronların iktidardan beklentisi bu.

 

Ama en büyük korkuları böylesi zamanlarda işçilerin birlik olması. Bu yüzden ücretleri düşük, koşulları sert tutmaya çalışıyorlar. Çünkü işçiler birliğini kurmadıkça bu düzen böyle devam edebilecek. Onlara yanıldıklarını gösterelim. Emekçiler, işçiler bu asgari ücret düzenine mahkum olmayacak diyelim. Her iş yerinde işçilerle, sendikalarımızla birliğimizi kuralım. İşçi Hareketi Koordinasyonu ile hiçbir işçi asla yalnız yürümeyecek.

 

İşçi Hareketi Koordinasyonu
Mağaza Market-Sen

İnşaat-Sen

Continue Reading

Açıklama

İşten çıkarma koşulsuz yasaklanmalı. Çalışamayan tüm işçilere en az aylık 8500 TL işsizlik ödeneği!

Yayınlandı

on

quake

İşten çıkarma koşulsuz yasaklanmalı. Çalışamayan tüm işçilere en az aylık 8500 TL işsizlik ödeneği!

 

İktidar depremin ardından ancak 2 hafta sonra bölgede işten çıkarma yasağı, kısa çalışma ödeneği ve işsizlik sigortasına ilişkin tedbirler açıkladı. Bu iki hafta boyunca yaşanan hak gaspları görmezden gelinirken alınan tedbirler işçilerin haklarını gözetmekte de tamamiyle yetersiz.

Bu Oyunu Daha Önce de İzledik

Patronların pandemide getirilen işten çıkarma yasağı ve kısa çalışma ödeneğini nasıl kendi lehlerine kullandığını görmüştük. Uydurma gerekçeler üreterek işçileri Kod 29 ile işten attılar. İşçilerin kıdem tazminatlarına bu şekilde el koydular. İş yerlerinde sendikalaşmayı bu kodları kullanarak engellediler. Yeni yayınlanan KHK de bu düzenlemenin aynısı.

Yasağın caydırıcılığı yetersiz. Patronların yasağı kötüye kullanmasını engellemek için yalnızca idari para cezası öngörülüyor. Üstelik Kod 29 benzeri keyfi uygulamaların önü tamamen açık. OHAL kapsamında grev yasakları “resmi güvence” altına alınıyor. Süreç boyunca sendikaların yetki alması engelleniyor. Toplu sözleşmeler de askıya alındı.

Çalışamayan işçilerin kısa çalışma ve işsizlik ödeneklerinden koşulsuz olarak faydalanması sağlanmıyor. Ödenek alamayan işçilere reva görülen günlük 133,44 TL nakdi ücret desteği ayda sadece 3972 TL’ye denk geliyor. Bu rakam asgari ücretin yarısından bile az.

Patronların İşçi Haklarını Yağmalamasını Durduracağız

Kısacası, deprem bölgesindeki işçilerin hakları resmi olarak patronların insafına terk ediliyor. İktidarın krizin batağına terk ettiği işçiler, şimdi de deprem enkazında terk edildi. İşçilerin patronlara ve aleyhlerine karar alan iktidara karşı haklarını savunabilmelerinin önü de OHAL adı altında kapatılıyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı derhal aşağıdaki uygulamaları hayata geçirmek zorundadır:

 

  • Patronların yasağı kötüye kullanılması engellenmek için 6 Şubat 2023 itibariyle, işçinin deprem sebebiyle işe gidememesinin fesih nedeni yapılamayacağı, tazminatsız işten çıkarmanın açıkça yasaklandığı karar olarak yayınlanmalıdır.
  • 6 Şubat itibariyle yapılan tüm iş akdi fesihleri “yok hükmünde” sayılmalıdır. İşe iade ve tazminat davaları feshin “yok hükmünde” olduğu değerlendirilerek ele alınmalıdır.
  • Patronların Kod 29 ve benzeri “ahlak ve iyi niyete uymama” bahanelerini iddiaya ilişkin kanıt olmaksızın kullanarak iş akdi feshetmesi açıkça yasaklanmalıdır. Deprem nedeniyle patronun iş verememesi veya iş yerinin zarar görüp kapanması durumlarında; işçinin alması gereken ücret patron tarafından ödenemiyorsa işçi ücretlerini devlet üstlenmeli.
  • Deprem bölgesindeki tüm işçilerin sigorta günü ve prim ödemelerine bakılmaksızın kısa çalışma ve işsizlik ödeneklerinden yararlanması sağlanmalıdır. Kısa çalışma ve işsizlik ödeneklerinin alt sınırı asgari ücret olmalıdır.
  • İşçilerin patronlara karşı güvencesi sendikalarda örgütlenme hakkıdır. Sendikal yetki alımı, grev hakkı ve toplu iş sözleşmeleri OHAL kapsamında yasaklanamaz.
  • Depremden etkilenen işçinin şehir değiştirmesi, başka bir yerde yeniden hayat kurması gerekebilir. Bu durumda kendi isteğiyle işten ayrılma ihtiyacı doğabilir. Bu durumda da işçinin kıdem tazminatı koruma altına alınmalıdır.
  • Tüm ülkeyi etkileyen deprem tüm işçiler için meşru mazerettir. Fesih yasağı yalnızca deprem bölgesindeki işçileri değil bölgedeki arama kurtarma faaliyetlerinde gönüllü olan ve depremzede yakını olan tüm işçileri de kapsamalıdır.

Bu süreçte hak gaspına uğrayan tüm işçileri sendikalarında birleşmeye, İşçi Hareketi Koordinasyonu ile mücadele etmeye davet ediyoruz.

 

İşçi Hareketi Koordinasyonu
Mağaza Market-Sen
İnşaat-Sen
Motokurye Kargo Çalışanları Birliği

Continue Reading

Trending