Bizimle iletişime geçin

İşçi Mesajları

MODERN SÖMÜRÜ KADER Mİ?

Yayınlandı

on

OKAN 2

Sendikalar çalışanın temsilcileri olarak her platformda dik durmalı ve ona göre hareket ederek karar vermelidir. Verilen her taviz yeni tavizleri doğuruyor. Sendikaların kuruluşunun temel amacı hakları korumak ve bu hakları büyütmektir. Bunun için her türlü örgütlenmeyi sağlamalıdır.

Bildiğiniz üzere sendika; işçi ve işverenlerin ayrı ayrı olmak üzere iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular yönünden çıkarlarını korumak, işçi veya işveren adına yeni haklar sağlamak ve onları daha da geliştirmek amacıyla aralarında yasalar uyarınca kurdukları birlikler yani temsilcilerdir. Peki sendikalara neden ihtiyaç vardır? Sendikalar gerçekten işçinin temsilcisi ve yetki verilen sıfatı ile toplu iş sözleşmelerinde ve rutin dönemlerde işçinin hakkını gerçekten savunup yeni kazanımlar elde edip çalışanın sömürülmesini engelleyebiliyor mu?

Eski sendikacılık ve yeni dönem yani günümüz sendikacılığı arasındaki farkları biraz irdeleyelim.

 Her kurum ve kuruluşun varlığını sürdürebilmesi için toplumsal destek ve ekonomik güce ihtiyacı olduğu gibi sendikalarda bu kapsamdadır. Sendikaların varlığını sürdürmesi için üyeye ve üyelerden aylık olarak kesilen aidatlara ihtiyacı vardır. Eskiden çok cüzi kesintiler ve hatta gönüllü bağışlar ile varlığı sürdüren sendikalar bugün ise her sözleşme dönemi bitimi sonrası aidat olarak yapılan kesintileri de artırmaktadır. Her çalışandan yapılan bu kesinti sendikanın varlığını sürdürebilmesi ve işçinin hakkını savunacağının aslında teminatıdır. Peki günümüz sendikaları, gerçekten sendikalı çalışanların istekleri ve taleplerine yerine getirebiliyor mu? Toplu iş sözleşmelerinde kazanımlar elde edip yeri geldiğinde dik duruş sergileyebiliyor mu?

 Eskiden bir iş yerinde işçiler haklarının verilmediğine inanıp aralarında örgütlenip haklarını savunacaklarına inandıkları sendikayı iş yeri sokmaya hatta bazen iş durdurma gibi yöntemler ile bunu sağlamaya çalışıp iş yerine sendikayı davet edip üye olurlar ve devamında  her türlü haklarını onların adına işveren karşısında savunması için yetki vermesi ve sendikanın olduğu iş yerlerinde çalışmak bir ayrıcalık ve avantajdı. Çünkü herkes bilirdi ki sosyal ve ekonomik haklar daha çok verilirdi ve sendikasız çalışanlara nazaran daha bir yaşam sürerlerdi.

 Günümüz sendikacılığında ise istisnalar hariç bir iş yeri açıldığında daha eleman alımına başlamadan anlaştığı bir sendikayı davet eder o sendikanın kendi iş yerlerinde faaliyet göstermesini ister. Durum böyle olduğundan bu sendikalar kendi üyelerinin hakkını bir yere kadar savuna bilmektedir ve ters bir durum oluştuğunda işveren sendikaya yaptırım tehdidi adı altında işçinin gözünde pasifize olmaları için gereken politikayı izler ve bunu dönem dönem uygularlar. Ortalama yedi yıl otomotiv sektöründe çalışan biri olarak iş yerimizde durum itibari ile en çok üyeye sahip sendika faaliyet göstermek idi. Ben iş yerine yapılan üç sınav sonrası mülakata girdim. Her şey onaylandı alım gerçekleşti ama sendikanın da onayının olması gerektiği tarafıma bildirildi ve sendika benle ilgili yaptığı küçük bir araştırma sonrası iş başı yaptım. Çalıştığım süre zarfında üç sözleşme dönemine şahit oldum. Bu dönemlerin bir tanesi üç yıllık sözleşme, diğerleri ise iki yıllık idi. 

 Günümüz şartlarında bakıldığında masada kazanılmış olarak görünse de aslında sahada ve kişinin yaşam olumlu manada fazla yaşamadığı kanaatindeyim. Yabancı yatırım olduğu için kesintiler yüzde 30 civarı idi ve sahada yani normal yaşam şartlarında ise ortalama her hizmet yüzde 18 KDV ile belirlediği için aslında maaşının yüzde 48’i sana yansımadan buharlaşmış oluyor. Eskiden anlaşmazlık durumlarında sendikalar radikal kararlar alarak sokak grev hakkını etkili bir şekilde kullanabiliyordu ve sonuçlar güzel oluyordu. Ama günümüzde ise süreç bazen bilinçli olarak uzatılıyor, hakem heyetine kadar gidiyor, ne şiş yansın ne kebap yansın mantığı ile işçi ve işveren ile aralarının bozulmaması yönünde çaba gösteriliyor ve genelde işçinin talepleri karşılanmıyor. Maalesef ki sendikalar aynı konfederasyon çatısı altında olmalarına rağmen birlik ve beraberlik içinde hareket etmek yerine genelde üye ve iş yeri sayılarını artırma çabası göstermektedirler.

 Amacımız kimseyi karalamak ve ön yargı oluşturmak değil gerçekleri konuşmaktır. Durum itibari ile sözleşme döneminde bulunmaktayız. Maalesef ülkenin yanlış yürütülen ekonomik ve siyasi politikaları yüzünden yaşamı çok zorlaşmış durumdadır. Böyle bir dönemde doğal olarak her çalışanının sendikasından daha fazla talebi ve beklentileri  vardır. Sendikalar çalışanın temsilcileri olarak her platformda dik durmalı ve ona göre hareket ederek karar vermelidir. Verilen her taviz yeni tavizleri doğuruyor. Sendikaların kuruluşunun temel amacı hakları korumak ve bu hakları büyütmektir. Bunun için her türlü örgütlenmeyi sağlamalıdır. Bilinmelidir ki işçi varsa üretim var, işçi varsa patron var, işçi varsa üretim var, işçi varsa SENDİKA var. Modern sömürge kader değildir olmamalıdır…

Okumaya devam et

İşçi Mesajları

Emrah Aydın Yazdı: Seçilmeli mi Seçmeli mi?

Yayınlandı

on

seçmeli-seçmelimi

Patron ve yandaşlarının tek amaçları çalışan emek verenlerin haklarını yemek ve sömürmek.

Temel sorunun baş mimari açık gözlüler yiye yiye bitiremediler. Bitiremeyecekler! İşçiler, emekçiler artık yalnız değiller ve yalnız olmayacaklar.

Bu yürüdüğümüz yolda tüm işçi ve emekçiler asla yalnız olmayacak.

DUR DUR KİM GELİYOR?KİM GELİYOR?
İŞÇİ VE EMEKÇİLER GELİYOR!

Continue Reading

İşçi Mesajları

Emrah Aydın Yazdı: Patrona Göre mi İşçiye Göre mi?

Yayınlandı

on

emryullah

İşçi emekçi önce hakkını bilmeli ve öğrenmeli.Öncelik sadece kendi değil. Sadakatli ve birlik olmalıdır. Emeğini sadece patronlara peşkeş çekmemelidir. 

 

İşçi emekçi haksızlığa uğramaktan başka bi suçu yok. “Fazla mesai yap!” derler. Yaparız. Başka şubeye git derler gideriz. 

 

Farklı bölümlerde çalıştırırlar. Yani sen 9 yıl sırtında taşı. Bir sefer sen binmeye çalış, her türlü muameleye maruz kalan yine sen olursun. Bu sebepten ötürü işçi emekçi kardeşler sizler benim. Ben de sizlerin sesi olmaya çalışıyorum. 

 

Hep birlikte bizi engelleyen bu duvarı yıkalım. Haklarımızı almak için pir olalım bir olalım. 

 

TEK YUMRUK TEK ZAFER İÇİN

Continue Reading

Analiz

Emrah Aydın Yazdı: Koltuk Sevdası ve Yaşam Mücadelesi

Yayınlandı

on

iscisi

Sonu bir türlü gelmeyen ve insanları hep bir şekilde kandırıp inandırabilen bir iktidar var karşımızda.

Bununla birlikte hayatımızla oynayan, hayatımızla oynatmayı seven insanlarımız da var tabii. Sorumluluk ve sahiplenme konusunda çok iyiyiz. Becerikliyiz ve çalışkanız. Başta aile ve iş sorumluluklarımız var. Her birimiz de bu sorumluluklarımızı yerine getirmede iyiyiz. Ancak bunları yaptığımız halde bile eksiklerimiz fazlasıyla var.

Açıkçası yöneten her kim olursa olsun önce sözler verir ve ardından o koltuğa oturduğu anda verdiği sözler çöp olur. Bir de milletin sırtından inmek nedir bilmezler.

Pek çok kişi de “Nasılsa insanlar alışık” diyip “önceki de zaten milletin sırtındaydı, biz neden olmayalım?” diye düşünüyor nedense. Ama son seçimlerden sonra vatandaşlar pişman oldu mu? Evet pişmanlar. Bunun belli olduğu yüzlerindeki ifadeden aşikar.

Şimdi durumu aksine çevirmenin tam zamanı aslında. Üreten işçi ve emekçiler ise yöneten neden işçiler ve emekçiler olmuyor? Her şeyi yapan işçi emekçi ise tabii ki de olabilir. Aile desen onlar geçindiriyor, iş desen onlar görüyor. Bunları yapan her şeyi yapar.

Tüm işçi ve emekçilere seslenerek şunu söylemek isterim; hak ve hakkaniyet için birlikte bu yola çıkmalıyız. Ben ve diğer işçi kardeşlerimle birlikte gelin bu oyunu bozalım. Yine, yeniden biz kuralım. Bu patronlara ve onlar gibi insancıklara nasıl güzel bir yaşam olur gösterelim. Cevabımızı mutlu ve birlikte yaşam ile verelim ki onlara çok güzel bir tokat olsun.

Yapılacak bir şeyin olmadığını düşünen, art niyetli ve kendinden başka kimseyi düşünmeyen insancıklar da var aramızda. Ama şimdi artık her şey değiştiği gibi yeni nesil de değişti. Öz neslimize güvensizliğimiz tecrübe ile sabit. Ancak yine de kötülüğün değil iyiliğin göstergesi olmak için çalışmamız gerekir. Yönetmeyi birbirimizden öğrenmemiz gerekir. Onları bertaraf etmek için bunu uygulamamız gerekir.

Üreten biziz, yöneten de biz olalım.

Continue Reading

Trending