İşçi Hareketi
İşçiler Antep’te zamlara karşı sokağa çıkıp fatura yaktı: İnsanca yaşanacak ücret istiyoruz

İşçilerinin kurduğu Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Antep’te elektrik zammına karşı Balık Parkı’nda eylem yaptı, fatura yaktı.
Eylemde konuşan işçiler, faturaları ödeyemediklerini vurgulayarak yapılan zammın geri alınmasını istedi.
Eylemde söz alan bir işçi, iki katlı bir evde oğluyla birlikte oturduklarını belirtip “Fatura daha önce 300 liraydı, şu anda 1015 lira. Değil yüzde 100, yüzde 400’lük zam geldi. Ben çalışmıyorum, bu faturayı nasıl ödeyeceğim! Hükümetin istifa etmesini istiyoruz” dedi.
Ardından emekli bir yurttaş söz alarak, “Bu ay gelen elektrik faturası 1023 lira. Geçen sene bu ay gelen elektrik 300 liraydı. Ben bu ay elektriğimi ödeyemeyeceğim, kesilecek. Şimdi eylemden çıktıktan sonra Almacı Pazarı’na gideceğim, gaz lambası alacağım, mum alacağım. Gaz lambası ve mumla oturacağım. Başka çaremiz var mı” dedi. Bu sırada söz alan bir diğer yurttaş “Gaz lambası da iki yüz lira olmuş, nasıl alacağız” diye sordu.
Faturalarının yakılmasının ardından BİRTEK-SEN Kurucu Genel Başkanı Mehmet Türkmen açıklama yaptı. Yurttaşlardan sonra söz alan Mehmet Türkmen, aylardır emekçilerin “Geçinemiyoruz” diyerek sokaklara çıktığını, buna rağmen temel ihtiyaçlara zam üstüne zam yapıldığını vurguladı.
Asgari ücrete gelen yüzde ellilik zammı hatırlatan Türkmen, “AGİ’yi düşünce aslında yapılan zam yüzde 39. Bu zammı yaptıklarında gerçek enflasyon yüzde 80’di. İşçiler, daha zamlı aylıklarını almadan gelen yeni zamlarla gerçek enflasyon yüzde 115’e çıkmış durumda” dedi.
Elektrik zammının sadece döviz kuruyla, piyasayla alakalı olmadığını vurgulayan Türkmen, bunun bir tercihi olduğunu söyledi. Elektriğin kilovatının özel şirketlere 31 kuruşa satıldığını ancak halka dağıtılırken bu fiyatın 2 lirayı geçtiğini ifade eden Türkmen, “Çünkü bu ülkeyi, beşli çeteler için, bir avuç patronun, bir avuç müteahhitin, Başpınar’daki yandaş patronların çıkarı için yönetiyorlar. Bize gelen faturalar, elektrik dağıtımını özelleştirerek verdikleri yandaşlar daha çok kazansın diye” sözlerini dile getirdi.
Açlık sınırının asgari ücretle aynı seviyede, 4 bin 250 lira olduğunu aktaran Türkmen, “Açlık sınırı 4 kişilik bir ailenin sadece mutfak ihtiyacı. İçinde başka bir şey yok. Niye yok? Çünkü diyorlar ki işçilerin ihtiyacı yok, işçiler insan değil, karınları doysun yeter. İşçiler kirasını ödeyememiş, faturasını ödeyememiş, soğukta kalmış, çocuğunun servis parasını ödeyememiş umurlarında değil. ‘Bunlar normal insanların ihtiyaçları, işçiler emekçiler, siz insan değilsiniz’ diyorlar bize” ifadelerini kullandı.
Yeni yılın ilk gününde yapılan elektrik ve doğal gaz zammının yalnız faturalara yansımadığını ifade eden Türkmen, üretilen her şeyde en öndeki gider kaleminin enerji olduğunu vurguladı. Türkmen, bunun sonucunda yeni bir zam dalgasının daha yaşanacağını söyledi.
Ülke genelinde devam eden işçi eylemlerine de değinen Türkmen, “İşçiler, emekçiler bu yoksulluğa, bu sefalete karşı, zamların geri alınması için, insanca bir yaşam için ayaktalar. On binlerce işçi, insanca bir yaşam talebi için ayakta. Buradan selam yolluyoruz” dedi.
Ardından Başpınar OSB’de devam eden iş bırakmaları hatırlatan Türkmen, “İşçiler, insanca yaşayacak bir ücret talep ettiklerinde ‘Hain’ ilan ediliyorlar. İşçiler köle gibi çalışırken, onların sırtını sıvazlayanlar, ‘Biz bir aileyiz’ diyenler, hakkını isteyince ‘Provokatör’ diyorlar” diye konuştu
İşçi eylemlerini hedef alan yerel basına tepki gösteren Türkmen, “Antep’in satılık gazetecileri, hakkını arayan işçilere ‘Provokatörler işçileri kışkırtıyorlar, yoksa işçiler verilen zammı alkışladılar’ diyor. Yani diyorlar ki ‘Bu işçiler kendi aklıyla bir şey yapamaz. Bular cahil koyun sürüsü, bunları çok kolay kışkırtabilirsiniz. Eğer işçiler bir hak istiyorsa kendi aklıyla yapmıyordur, mutlaka biri onları kullanıyordur’. Çünkü onların gözünde işçinin kendi aklı yok, iradesi yok. İşçi hak talep edemez. Siz bu işçi düşmanlığınızla, ruhunuzu ve kaleminizi patronlara satarak yaptığınız yalakalıkla hatırlanacaksınız” dedi.
Başpınar OSB işçilerinin dağınık ve örgütsüz olduğuna da dikkat çeken Türkmen, patronların ise kendi aralarında birlik olduklarını söyledi. Patronların birliği karşısında işçilerin de birlik olması gerektiğini söyleyen, “Tek bir fabrikada değil, bütün OSB’de, hatta bütün ülkede işçilerin birlik olması lazım. Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası, bu birliğe ihtiyaç duyan işçilerin kurduğu bir sendika. Bürokrat sarı sendikacılara muhtaç olmamak için işçilerin kendi kurduğu, kendi yönettiği sendikası var. Başpınar’daki bütün tekstil ve dokuma işçilerini örgütlenmeye çağırıyoruz. Bu yoksulluğa, bu düzene artık dur diyoruz. Artık birlik olma zamanı” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
EVRENSEL
Açıklama
PATRONLAR YÜZDE 200 BÜYÜYORSA ASGARİ ÜCRET 50 BİN TL OLMALI

Asgari ücret tespit komisyonu toplantılarını sürdürüyor, ancak henüz somut bir rakam ortaya konmuş değil. Herkes “ha çıktı, ha çıkacak” diyerek beklerken, hiçbir tarafın ağzından net bir rakam telaffuz edilemiyordu. Türk-İş rakamı kamuoyu baskısına dayanamayarak açıkladı. Partilerin, ücret üzerine tartışmalar yürüten ekonomistlerin baskısı sonucu toplantılar bitmeden kendi düşündükleri rakamı açıklamış oldular. Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, tespit komisyonundaki tüm taraflara 29.583 TL’ye tamam derseler imzayı atarız dedi. Hükümet ise yurtdışında yabancı yatırımcıların, yurt içinde ise kriz döneminde büyüyerek yüzde 200, yüzde 400’lere kadar kar eden patronların beklentilerine uygun bir asgari ücret belirleme niyetinde.
Hükümet, Şimşek’in Orta Vadeli Ekonomi Programı’nı (OVP) uygulayarak, yüzde 400 oranında büyüyen bankaları ve emeğimiz üzerinden milyar dolarlık cirolar yapan sermaye gruplarını daha da zenginleştirecek bir ekonomik modeli inşa etmeye çalışıyor. Bu düzen, sendikaların grev haklarının ve örgütlenmesinin engellendiği, emekçilerin ise örgütsüz ve yalnız bırakılarak sefalet ücretine mahkum edildiği bir tabloyu hedefliyor.
Milyonlarca emekçi, bu koşullarda daha da yoksullaşırken, büyük sermaye grupları servetlerine servet katmaya devam edecek. Bu nedenle, emekçilerin örgütlenmesi, her işyerinde birliğini güçlendirmesi ve mücadele etmesi artık bir zorunluluk haline gelmiştir.
Ne demişti Sabancılar: “Seçimsiz dönem bir fırsat. OVP uygulanmaya devam etsin”
Türkiye’de enflasyon oranları, asgari ücret artışını belirleyen temel faktörlerden biri olarak konuşuldu. Bakanlar ve patron sözcüleri bunu hep bu şekilde dillendirdi. 2024 yılı TÜFE enflasyonunun %46 olduğu ve 2025 yılı için beklenen enflasyonun %21 civarında olduğu göz önüne alındığında, asgari ücretin en azından bu enflasyon oranlarına paralel bir artış göstermesi tüm taraflar için daha uygun olurmuş. Hedeflenen enflasyona göre zam artışı bunu temsil eden görüşlerden biriydi. Kredi derecelendirme kuruluşları, asgari ücret artışının %30’u geçmemesini de öneriyor. Alın size rakamlar.
Patronlar, rekabet gücünü korumak, maliyetleri kontrol altında tutmak ve karlarını maksimize etmek adına pazarlık masasına baskısını kuruyor. Asgari ücreti belirleyen komisyonda işçi, işveren ve hükümet temsilcileri, komisyonun emekçileri memnun edecek bir asgari ücret belirlemesi için ekonomik veriler, enflasyon oranları ve yaşam standartlarını göz önünde bulundurması gerekiyor. Ancak, komisyonun yapısının bu şekilde olmadığını masadaki görüşmelerin sonucundan görüyoruz. Türk-İş işçileri temsilen orada. Ama patronların ne diyeceğine bakıyor.
Asgari ücret artışı, sadece asgari ücretle çalışanları değil, genel ücret yapısını ve ekonomik dengeleri de etkileyecektir. Asgari ücret tartışmaları, ekonomik koşullar, enflasyon, işçi ve işveren beklentileri, komisyon çalışmaları ve sosyal etkiler gibi birçok faktörün birleşimiyle şekilleniyor şu an.
Enflasyonun Gerçek Yüzü
Emekçiler enflasyonun gerçek yüzünü hep gördü. Emekliler 12.500 TL gibi bir ücretle geçinmeye zorlandı. Asgari ücretliler bir kira ödemeye kadar düşen bir ücretle yaşamayı öğrendi. Bir kira şimdi 20.000 TL’ den fazla. Yeni asgari ücretle emekçiler sadece bir kira ödemeye mahkum edilmek isteniyor. Mehmet Şimşek, meclisteki bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada emekli aylıklarına ve asgari ücrete yaptığı zamları açıkladı durdu. Fakat başka bir veriyi biz sizinle paylaşalım:
“Son 5 yılda asgari ücret yüzde 741 artmasına rağmen, yoksulluk sınırı yüzde 975 yükseldi. DİSK-AR’ın raporuna göre, 2024’te asgari ücretlinin alım gücündeki kayıp 54.712 TL’ye ulaştı. Türkiye’de çalışanların büyük çoğunluğu asgari ücretin yüzde 20 fazlası veya altında gelirle yaşamını sürdürüyor.” [DİSK-AR’ın raporu]
A101, ŞOK, BİM, Happy Center Milyar Dolar Kazandı
Temmuz Ayında Ücretlere Sadece %10 Zam Yaptı
- A101, 2020’deki son veriye göre 4 Milyar 536 milyon dolar gelire sahip. Bu listelere giren şirketlerin minimum geliri 4 Milyar dolar. A101 o günden sonra hala bir kar ve büyüme rakamı açıklamış değil. A101 işçileri, pandemi ardından bu günlere kadar yüklerini hafifletecek haklardan mahrum bıraktı. 2024’te Temmuz ayında sadece %10 zam yaptı.
- ŞOK’ta çalışan personel sayısı 2024 yılının ilk çeyreğinde yaklaşık 47 bin oldu. Yılın ilk üç ayında yeni açılışlarla mağaza sayısını 10 bin 789’a ulaştıran ŞOK’un cirosu ise 37,2 milyar TL oldu. Temmuz ayında sadece %10 zam yaptı
- BİM 2024 yılının ilk 3 ayında 3,878 Milyon TL net kâr açıkladı. Net kâr geçen yıl aynı döneme göre 232.81% büyüdü. Bu dönemde şirket 103,768 mn TL satış geliri elde ederken satış gelirleri yıllık 17.08% artış gösterdi. Temmuz ayında sadece %10 zam yaptı.
- İstanbul merkezli 200’den fazla mağazası bulunan Happy Center’da en düşük personel ücreti asgariden veriliyor. İşçilerin en çok şikayet ettiği problemlerin başında sorumlu baskısı ve düşük ücretler geliyordu. Şenlik zamanlarında cirolarını katlayan Happy Center’da işçilere Temmuz ayında sadece %10 zam yaptı.
[Mağaza Market-Sen’in, Temmuz, Ağustos, Eylül işyeri ziyaret raporu verileri]
GSYH’da emekçilere düşen payı bu verilerle göz önüne seriyoruz. 1974’lerde yüzde 81 olan emekçinin payı şimdi yüzde 41. Nereye gitti bu pay? O yıllardan günümüze kadar sermayeye gitti. Bu kadar veriyi ve sonucu biz biliyorsak, her ay açlık, yoksulluk oranlarını açıklayan TÜRK-İŞ her halükarda biliyor. Kendi saha raporlarına sahip bu konfederasyon masada patronların yüzüne bir rakam açıklamayı tercih etmiyor ise biz rakamı söylüyoruz.
ASGARİ ÜCRET 50 BİN TL OLMALIDIR!
İşçi Hareketi
Patronların düzeninde işsizlik çözülmez: Her iş yerinde birlik, her iş yerinde sendika!

1. TÜİK’in son açıkladığı verilere göre yıllık işsizlik ayda %0,2 puan artarak %9,1 oldu. Bu oran nüfusumuzun 8 milyon 298’ine denk geliyor. Ancak ülkemizde açıklanan tek işsizlik verisi bu değil. DİSK-AR’ın bu verilere dayanarak yaptığı “geniş tanımlı işsizlik” hesaplaması da var. Bu hesaplamaya göre ise geniş tanımlı işsizlik oranı yıllık %26,5 ediyor. Bu kategori de hesaplamaya dahil edilince ülkemizdeki işsiz sayısı 10 milyon 453 bin kişi ediyor.
2. Ülkenin her yerindeki emekçilerin çalışma hayatına katılımına yönelik veriler neden böyle farklı farklı? Çünkü devletin kurumu olan TÜİK’i yönetenler, “iş bulma ümidini kesmiş olan” milyonlarca kişilik nüfusu bu hesaplamaya dahil etmiyor. Patronların çıkarlarına hizmet eden TÜİK’e göre ülkemizde bir insanın “işsiz” olarak sayılabilmesi için dahi “iş bulma umudunu kaybetmemiş” olması isteniyor.
3. Patronların “iş bulma umudu”ndan kast ettiği şey açık. İşsizlikle terbiye edilmiş, hakları için örgütlenmeyen bir işçi sınıfı istiyorlar. Toplumun bir kesimi sürekli işsiz kalmalı ki, işi olan işçileri patronlar hizaya getirebilsin. Patronlar istiyorlar ki, işçi uzun çalışma saatlerine alışsın. Sevdiklerine ve kendine biraz zaman ayırabildiğine şükretsin. İşini kaybetmekten korksun ki açlık sınırındaki ücretlere tamah etsin. Bu işçilerin emeğiyle ise büyük şirketler kar etsin.
4. Patron sınıfı, işçilerin çalıştıkları iş yerlerinin sahipleri. İşçilerin ürettikleri çok fazla miktardaki değere el koyarak zenginliklerini elde ediyorlar. Bu değerden işçilere çok küçük bir pay kalıyor. Onlar için en önemli şey en asgari miktarda işçi çalıştırıp, en asgari maaşları verip en azami karları elde etmek. Toplumun refahına katkıda bulunmak için değil, ancak sadece kendi karlarını korumak için milyonlarca insandan oluşan bir işsizler ordusuna ihtiyaçları var. Kapitalist düzen, böyle işliyor işte.
5. Son yıllarda tüm patronlar, bu işsizler ordusunu adeta güvence altına almak için durmaksızın çalışıyor. Tüm ülkeden sendikalaştıkları için işten çıkarılan, sarı sendikadan ayrıldığı için toplu halde işten atılan, sendikasızlıkla birlikte açlık ücretleri dayatılan işçilerin haberlerini alıyoruz. Yüksek enflasyonda alım gücümüzün düşmesini, işçi konfederasyonlarının satılmışlığını fırsat bilen patronlar krizden maksimum kar elde etmek istiyorlar.
6. Patron sınıfının bu saldırganlığına, milyonların işsizlikle burun buruna bırakılmasına karşı emekçilerin tek bir panzehiri var: O da örgütlenmek. Her fabrikada, her atölyede, her iş yerinde birlik kurmak. Sendikalaşmak, sendikal hakları için her türlü imkanı kullanarak mücadele etmek. Tıpkı bu seneki metal TİS’indeki gibi işçi sınıfı, ancak birliğini koruyarak ve örgütlülüğüne güvenerek somut kazanımlar elde edebilir.
İşçi Hareketi
Özçelik-İş Eti Alüminyum patronuyla anlaştı, direniş sona erdi

Eti Alüminyum patronlarının %55’lik zam dayatmasını kabul etmeyen işçiler “%100 zam!” diyerek iş yavaşlatma eylemine başlamıştı.
İşçiler, sefalet dayatan patronların yanı sıra, ücret mücadelesinde yanlarında olmayan yetkili Özçelik-İş sendikası yönetimini de protesto etti. İşçiler, sarı sendikaya yönelik öfkesini Seydişehir’deki Özçelik-İş şubesi önüne de taşıdı.
İş yavaşlatma eylemi yapan işçiler, “açlık sınırında değil insanca geçinecek ücret” diyerek vardiyalar halinde direniş nöbetini sürdürdü.
SARI SENDİKA 1000 LİRA ARTIŞA “EVET” DEDİ
Ancak sarı Özçelik-İş sendikası yöneticileri, patronla masaya oturarak işçileri sattı. Sendika bürokratlarının patronlarla yaptığı görüşme sonucunda işçilere şu mesaj gitti:
Yaptığımız girişimler sonucunda 01.01.2024 tarihinden geçerli olmak üzere ücretlerinizde yüzde 62 oranında artış yapılması konusunda mutabakat sağlanmıştır. Protokole yönelik detaylı bilgiyi Şube Başkanı ve yöneticilerimiz sizlere aktaracaktır”
%100 zam için günler boyu direnişini sürdüren işçiler, anlaşmadan memnun değil.
-
İşçinin Hakkı4 yıl önce
İşçiler sordu, sendika avukatı yanıtladı
-
Açıklama4 yıl önce
İnşaat-Sen’den Kazakistan’da mahsur kalan işçilerle ilgili açıklama
-
Açıklama4 yıl önce
HEBO’DA SENDİKALAŞAN İŞÇİLER İŞTEN ATILDI DİRENİŞ BAŞLADI
-
İşçi Hareketi8 yıl önce
These ’90s fashion trends are making a comeback in 2017
-
Açıklama4 yıl önce
Yazaki’de sendikalı olduğu için işten atılan işçi hukuki mücadelesini kazandı
-
İşçi Hareketi8 yıl önce
According to Dior Couture, this taboo fashion accessory is back
-
İşçi Hareketi8 yıl önce
The final 6 ‘Game of Thrones’ episodes might feel like a full season
-
Analiz8 ay önce
Bakan Şimşek’i Asgari Ücret İle Yaşamaya Davet Ediyoruz