Türkiye işçi sınıfı ülkede sanayileşme gelişmeye başladığı günden bu yana, her ne kadar dağınık ilerliyor olsa da, bir çok kazanım elde etmiş bir vaziyette.
Bir çok sosyal haktan sigortalı çalışmaktan sendikal örgütlenmeye kadar.
Tabi sendikal örgütlenme demişken, bu sendikaların var oluş ilkelerine ne kadar bağlı olup olmadıkları hususu, ciddi tartışmalar gerektirir bir noktada yer alıyor, elbette kendilerine sorsak onlardan iyisi yok, çünkü içlerindeki o bürokratik hal o kadar ilerlemiş ki yöneticilerinin her birinin içine işlemiş adeta.
Neyse biz konumuza geri döner isek. Türkiye işçi sınıfı bu denli dağınıklığına rağmen bunca kazanım elde etmiş bir vaziyette ve elbette dağınıklığın kazanıla bilecek bir çok hakkı dışarda bıraktığı bir başka değişle patronun inisiyatifine bıraktığı gerçekliği ile birlikte.
Bugün ise dağınık halini fırsat sanarak patronların cebi biraz daha şişe bilsin diye, önce işçilerin kıdem hakkına, sonra 25 yaş altı kardeşlerimizin güvenceli çalışma hakkına hatta emekliğine ve 50 yaş üstü işçi kardeşlerimizin ise doğrudan emeklilik hakkına göz diken yasa teklifleri meclise getirildi.
Bu nice bedeller ödenerek kazanılan hakların bütün dağınıklığına rağmen biraz kıpırdanarak, bu yasa tekliflerinin geri çekilmesi sağlamış oldu ve biz bir kez daha gördük ki, işçiler birlik olursa işçi sınıfı biricik güç olduğunun farkına varırsa karşılarında hiçbir güç duramaz.
O halde ne duruyorsun işçi kardeşim, örgütlenmenin bu dağınık halden kurtulmanın tam zamanıdır.