Bizimle iletişime geçin

İşçi Hareketi

İşçi Emekçi Birliği’nden Kadıköy’de asgari ücret açıklaması

Yayınlandı

on

IMG 20221217 171030 1 scaled

İşçi Emekçi Birliği bileşenleri, 17 Aralık saat 17.00’de, Kadıköy İskele Meydanı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

Miting, Cumhurbaşkanının yasaklama kararına rağmen devam eden Bekaert grevine, Koç Üniversitesi Hastanesi işçilerinin, kazanımla sonuçlanan Eczacıbaşı Esan Madencilik işçilerinin direnişlerine selamlamayla başladı.

Alanda Birlik bileşeni kurumların yanı sıra İBB’ye bağlı Ağaç A.Ş.’de yöneticilerin saldırısına uğrayan ve işten atılan işçi Bilal Atan da yerini aldı.

Açılış konuşmasının ardından ilk konuşmayı da Ağaç A.Ş. işçisi Bilal Atan yaptı. Atan, direnişini başlatmaya kadar giden süreci kısaca anlatarak “İBB Saraçhane önünde direnişim devam ediyor. Hafta içi 12 ile 17 arasında oradayım. Emekten yana tüm dostları bekliyorum. Taleplerim işkencecilerin işten atılması, benim iade edilmemdir. Asgari ücretin insanca yaşanacak seviyede olmasını istiyoruz. Yaşasın sınıf dayanışması!” ifadelerini kullandı.

İşçi Emekçi Birliği adına kaleme alınan basın açıklamasını Okan Karaçan okudu. Açıklamada, asgari ücret görüşmeleri için hükümet, patron sendikası ve sarı sendika Türk-İş tarafından kurulan masadan emekçilerin çıkarına hiçbir şeyin çıkmayacağı vurgulanarak tüm işçi ve emekçilere mücadele çağrısı yapıldı.

İşçi sınıfının kurtuluşu için izlenmesi gereken yolu greve çıkan ve direnen işçilerin gösterdiği ifade edilerek “Asgari ücret oyununu bozmanın, insanca çalışma ve yaşam koşulları elde etmenin yolu işçi sınıfının birliğinden, fiili meşru mücadelesinden geçiyor.” denildi.

Açıklamada “Kendi kaderimizi elimize almak için örgütlenmezsek, birleşip, mücadele etmezsek bu ucuz tiyatro sahnesini dağıtamayız. Bizim elimizde hayatı yaratan, üretimden gelen gücümüz var. Bu gücü örgütlü mücadeleyle buluşturup ücretli kölelik düzenini bertaraf edebiliriz. Buradan tüm işçi ve emekçilere bir kere daha sesleniyoruz. Gelin bu oyunu hep birlikte bozalım. Birilerinin bizim adımıza karar vermesine, bizleri sefalete mahkum etmesine izin vermeyelim, geleceğimize sahip çıkalım. Bunun yolu da ücretli kölelik düzenine karşı mücadele etmekten geçiyor.” ifadeleriyle sınıfın örgütlülüğünün önemi vurgulandı.

“TÜRK-İŞ BÜROKRATLARI SERMAYEDEN ÇOK SERMAYECİ”


Basın açıklamasının tamamı şu şekilde:

“Kırmızı çizgimiz 7.785 TL diyen Türk İş bürokratları, gelinen aşamada “Tatmin olmadığımız rakam olursa imza atmayız, masadan kalkarız” diyorlar. Mesele masadan kalmak değil. Masanın hiçbir hükmünün olmadığını, sonucun önden belli olduğunu hepimiz biliyoruz. İşçi sınıfını temsil ettiği iddiasıyla ortaya çıkanların yapması gereken masayı dağıtmak ve genel greve hazırlanmaktır. Aksi her tutum milyonlara köleliği dayatmak için sergilenen oyunda sermaye adına yer almak demektir. Türk İş bürokratlarının sermayeden daha çok sermayeci olduğunu ise bilmeyen yoktur. 

 

Sermaye temsilcileri de işçi ve emekçileri sefalete mahkum etmek için çeşitli dayatmalarda bulunuyorlar. “Bir yandan bizim yükümüz fazla, hafifletilmezse toplu tensikata gideriz” tehditleri savuruyorlar, diğer yandan tüm kamu fonlarını daha pervazsızca yağmalamak istiyorlar. Faturayı yine işçi ve emekçilere kesiyorlar.

Sermayedarlar; asgari ücret masası kurulmadan Kamu Garanti Fonu’ndan düşük faizli kredi alma, sigorta primi teşviki, hazineden asgari ücret katkısı, işsizlik sigortası fonu başta olmak üzere işçi ve emekçilerden kesilen primlerle oluşan tüm fonları daha fazla yağmalama garantisini aldılar. AKP iktidarının bakanları da asgari ücret görüşmeleri başlamadan sermaye çevrelerinin isteklerinin önemli bir kısmını yerine getirmiş bulunuyor.

“SOYGUNU MÜJDE OLARAK SUNUYORLAR”

 

Siyasi iktidar adına söz söyleyenler de işçi ve emekçileri açlık ve sefalete mahkum etmek için her türlü entrikayı çeviriyorlar, soygunu müjde olarak sunuyorlar. Azgın sömürü koşullarını “işçiyi ezdirmedik” diyerek sunuyorlar. Çalışma Bakanı son yaptığı açıklamada gerçekleri tersyüz etmekten geri durmuyor. İşçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları tüm gerçekliği ile ortadayken, alım gücü her geçen gün daha aşağılara iniyorken Çalışma Bakanı ikinci toplantı öncesi “Asgari ücret, temel ücret haline geldi falan gibi ezberlenmiş bir söylem var. Bu doğru değil ”diyebiliyor. Ağızlarından çıkan her söz emek düşmanı, sermaye temsilciliği yaptıklarını gösteriyor. Daha geçtiğimiz günlerde iktidarın Sağlık Bakanı ‘’ilaç sorununu çözdük” diyor. Bunu da müjde olarak sunuyor. Ne diyor; “İlaç probleminin çözümü için ilk adım Cumhurbaşkanımızın imzası ile atıldı. Şubat ayında yapılması gereken fiyat güncellemesi erkene çekildi.” 

 

Çözümleri emekçilerin ilaca daha pahalı olarak ulaşması oldu. Daha asgari ücret artışı olmadan bazı ilaçlarda %100 e varan zam yapıldı. Diğer temel ihtiyaçlara da her gün yeni zamlar geliyor. Asgari ücret artmadan temel tüketim ürünlerine gelen zamlarla yapılacak ücret artışı şimdiden eridi. Masada oturanlar ise durumu sermaye adına en iyi biçimde nasıl kapatırızın hesabını yapıyorlar.

 

Her geçen ay büyüme rakamları açıklayan sermaye çevrelerinin sırtımızdaki sömürüyü artırmalarına bizi razı etmeye çalışıyorlar. Bizler sefalet ücretine, geleceksizliğe, güvencesizliğe boyun eğmek zorunda değiliz.

“ÖRGÜTLENMEZSEK BU UCUZ TİYATRO SAHNESİNİ DAĞITAMAYIZ”

Emeğimizle yarattığımız zenginliklere birilerin el koymasına artık yeter demeli ve ücretli kölelik düzenine karşı mücadeleyi büyütmeliyiz.

 

Kendi kaderimizi elimize almak için örgütlenmezsek, birleşip, mücadele etmezsek bu ucuz tiyatro sahnesini dağıtamayız. Bizim elimizde hayatı yaratan, üretimden gelen gücümüz var. Bu gücü örgütlü mücadeleyle buluşturup ücretli kölelik düzenini bertaraf edebiliriz. Buradan tüm işçi ve emekçilere bir kere daha sesleniyoruz. Gelin bu oyunu hep birlikte bozalım.

Birilerinin bizim adımıza karar vermesine, bizleri sefalete mahkum etmesine izin vermeyelim, geleceğimize sahip çıkalım. Bunun yolu da ücretli kölelik düzenine karşı mücadele etmekten geçiyor.

 

Ücretli kölelik düzenini yıkmak için birleşirsek; 

 

  • Asgari ücret işçi sendikalarının açıkladığı yoksulluk sınırının altında kalamaz! Yoksulluk sınırı Kasım ayında 25 bin 364 lira olarak açıklanmıştır. Bu rakamında gerçeği yansıtmadığını hatta her an arttığını biliyoruz. Nüfusun 51 milyonu yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Birleşirsek bir avuç sömürücü bizlere açlık ve yoksulluk koşullarını reva göremez.

 

  • Asgari ücreti işçi düşmanı bir komisyon belirleyemez! İşçilerin büyük çoğunluğunu ilgilendiren bir ücrette işçi sınıfının söz ve eylem hakkı olmalıdır.

İşçi sınıfını savunan her türlü örgütlülükle sendikalarda, fabrikalarda, mahallelerde, hayatın olduğu her yerde komiteler-meclisler-birliklerde örgütlenelim. Grevlerle, direnişlerle insanca yaşamaya yeten ücreti biz belirleyelim.

 

  • Eğitim, sağlık, barınma, en temel insan hakkıdır ücretli olamaz! Gıda, giyim, su, elektrik, doğalgaz harcamaları insani ihtiyaç oranında ücretsiz karşılanır!

Geçtiğimiz kış elektriği, doğalgazı kesilen abone sayısı 4.5 milyondur. Geçilmeyen köprülere, gidilmeyen havaalanlarına, ödenmeyen şirket kredilerine ayrılan ödenek bizlerin parasıdır. Temel insanî ihtiyaçlarımızı ücretsiz alalım! 

 

  • İş ve gelir güvencesi olmayan kimse kalamaz!

Esnek, güvencesiz, kuralsız çalıştırmalarla çalışma saatleri her geçen gün artmaktadır. 12-14 saatlere varan mesailer hem işçileri düşük ücrete hem de işsizliğe mahkûm etmektedir. Ücretlerin azalmadan iş saatlerinin azalması, işsizliğin ortadan kaldırıldığı, herkese gelir güvencesinin sağlandığı bir hayat mücadeleyle mümkündür. 

 

  • Vergi aldatmacasına son!

Sermaye sahipleri sürekli bir şekilde vergiden muaf tutuluyor. Bizlerin maaşı vergi dilimlerinden kesintilere uğruyor. Tüm ücretli çalışanlardan dolaylı, dolaysız vergi alınması durdurulmalıdır. Vergiler halkı sömüren sermaye sahiplerinden alınmalıdır. 

 

  • Emekli maaşları da dâhil hiçbir ücret asgari ücretin altında olamaz!

Açlık sınırı 8 bin TL’ye dayanmışken emekli aylıkları 3500 TL civarındadır. 25 yıl, 30 yıl çalışırken sömürüldükleri yetmiyor gibi emekli olduktan sonra da emekliler ölüme terkediliyor. Asgari ücret, bir insanın alabileceği en düşük ücrettir ve bugün artık toplumun tamamını ilgilendirmektedir. Emekli aylıkları, asgari ücretin altında kalamaz. 

 

  • Çocuklarımız okullarda aç kalamaz, en az bir öğün ücretsiz yemek!

Açıklanan enflasyonla, hissedilen, gerçek enflasyon arasında 5 kat fark vardır. Geçtiğimiz yıl sadece elektrik ve doğalgaza toplamda 9 kez zam gelmiştir. Ancak ücretler aynı oranda artmamıştır. Milyonlarca çocuğumuz okula aç gidip aç dönmektedir. Sermaye sahipleri doysun diye çocuklarımızın açlığına izin vermeyelim. 

 

  • İşçi ve emekçilerin her türlü örgütlenmesi ve mücadelesi haklı ve meşrudur, engellenemez!

Sermaye ve iktidar işçi sınıfı ve emekçilerin haklı ve meşru mücadelesini engellemeye, demokratik haklarını yasaklamaya yelteniyor. Milyonları örgütsüzlüğe köleliğe mahkum etmek için bunu yapıyorlar. Yakın zamanda Bekaert işçilerinin grevi de Cumhurbaşkanı genelgesiyle keyfi biçimde yasaklandı. Zaten sınırlı ve güdük olan Anayasal haklar da böylece engellenmeye çalışıldı. Bekaert işçileri bu saldırıya boyun eğmedi, fiili-meşru mücadele hattını izledi. ‘İşgal grev direniş’ sloganlarıyla greve çıktı. 

 

Sermayenin ve iktidarın saldırılarına karşı Greve çıkan ve direnen işçiler izlenmesi gereken yolu gösteriyor. Asgari ücret oyununu bozmanın, insanca çalışma ve yaşam koşulları elde etmenin yolu işçi sınıfının birliğinden, fiili meşru mücadelesinden geçiyor.

Tüm işçi ve emekçileri İnsanca yaşanacak ücret için, en temel hak ve özgürlüklerimiz için fabrikalarda, havzalarda, mahallelerde bir araya gelmeye, ücretli kölelik düzenine karşı mücadeleyi büyütmeye davet ediyoruz. Emeğin sömürüsü üzerine kurulu kapitalist düzeni yıkma işçi-emekçilerin kendi iktidarını kurma mücadelesine omuz vermeye davet ediyoruz.

 

Ücretli kölelik düzenini yıkmak için birleşelim! 

İnsanca yaşanacak bir hayatı kendimiz kuralım!”

İşçi Hareketi

Patronların düzeninde işsizlik çözülmez: Her iş yerinde birlik, her iş yerinde sendika!

Yayınlandı

on

mess gebze

1. TÜİK’in son açıkladığı verilere göre yıllık işsizlik ayda %0,2 puan artarak %9,1 oldu. Bu oran nüfusumuzun 8 milyon 298’ine denk geliyor. Ancak ülkemizde açıklanan tek işsizlik verisi bu değil. DİSK-AR’ın bu verilere dayanarak yaptığı “geniş tanımlı işsizlik” hesaplaması da var. Bu hesaplamaya göre ise geniş tanımlı işsizlik oranı yıllık %26,5 ediyor. Bu kategori de hesaplamaya dahil edilince ülkemizdeki işsiz sayısı 10 milyon 453 bin kişi ediyor.

2. Ülkenin her yerindeki emekçilerin çalışma hayatına katılımına yönelik veriler neden böyle farklı farklı? Çünkü devletin kurumu olan TÜİK’i yönetenler, “iş bulma ümidini kesmiş olan” milyonlarca kişilik nüfusu bu hesaplamaya dahil etmiyor. Patronların çıkarlarına hizmet eden TÜİK’e göre ülkemizde bir insanın “işsiz” olarak sayılabilmesi için dahi “iş bulma umudunu kaybetmemiş” olması isteniyor.

3. Patronların “iş bulma umudu”ndan kast ettiği şey açık. İşsizlikle terbiye edilmiş, hakları için örgütlenmeyen bir işçi sınıfı istiyorlar. Toplumun bir kesimi sürekli işsiz kalmalı ki, işi olan işçileri patronlar hizaya getirebilsin. Patronlar istiyorlar ki, işçi uzun çalışma saatlerine alışsın. Sevdiklerine ve kendine biraz zaman ayırabildiğine şükretsin. İşini kaybetmekten korksun ki açlık sınırındaki ücretlere tamah etsin. Bu işçilerin emeğiyle ise büyük şirketler kar etsin.

4. Patron sınıfı, işçilerin çalıştıkları iş yerlerinin sahipleri. İşçilerin ürettikleri çok fazla miktardaki değere el koyarak zenginliklerini elde ediyorlar. Bu değerden işçilere çok küçük bir pay kalıyor. Onlar için en önemli şey en asgari miktarda işçi çalıştırıp, en asgari maaşları verip en azami karları elde etmek. Toplumun refahına katkıda bulunmak için değil, ancak sadece kendi karlarını korumak için milyonlarca insandan oluşan bir işsizler ordusuna ihtiyaçları var. Kapitalist düzen, böyle işliyor işte.

5. Son yıllarda tüm patronlar, bu işsizler ordusunu adeta güvence altına almak için durmaksızın çalışıyor. Tüm ülkeden sendikalaştıkları için işten çıkarılan, sarı sendikadan ayrıldığı için toplu halde işten atılan, sendikasızlıkla birlikte açlık ücretleri dayatılan işçilerin haberlerini alıyoruz. Yüksek enflasyonda alım gücümüzün düşmesini, işçi konfederasyonlarının satılmışlığını fırsat bilen patronlar krizden maksimum kar elde etmek istiyorlar.

6. Patron sınıfının bu saldırganlığına, milyonların işsizlikle burun buruna bırakılmasına karşı emekçilerin tek bir panzehiri var: O da örgütlenmek. Her fabrikada, her atölyede, her iş yerinde birlik kurmak. Sendikalaşmak, sendikal hakları için her türlü imkanı kullanarak mücadele etmek. Tıpkı bu seneki metal TİS’indeki gibi işçi sınıfı, ancak birliğini koruyarak ve örgütlülüğüne güvenerek somut kazanımlar elde edebilir. 

Continue Reading

İşçi Hareketi

Özçelik-İş Eti Alüminyum patronuyla anlaştı, direniş sona erdi

Yayınlandı

on

aluminm

Eti Alüminyum patronlarının %55’lik zam dayatmasını kabul etmeyen işçiler “%100 zam!” diyerek iş yavaşlatma eylemine başlamıştı.

İşçiler, sefalet dayatan patronların yanı sıra, ücret mücadelesinde yanlarında olmayan yetkili Özçelik-İş sendikası yönetimini de protesto etti. İşçiler, sarı sendikaya yönelik öfkesini Seydişehir’deki Özçelik-İş şubesi önüne de taşıdı.

İş yavaşlatma eylemi yapan işçiler, “açlık sınırında değil insanca geçinecek ücret” diyerek vardiyalar halinde direniş nöbetini sürdürdü.

SARI SENDİKA 1000 LİRA ARTIŞA “EVET” DEDİ

Ancak sarı Özçelik-İş sendikası yöneticileri, patronla masaya oturarak işçileri sattı. Sendika bürokratlarının patronlarla yaptığı görüşme sonucunda işçilere şu mesaj gitti:

Yaptığımız girişimler sonucunda 01.01.2024 tarihinden geçerli olmak üzere ücretlerinizde yüzde 62 oranında artış yapılması konusunda mutabakat sağlanmıştır. Protokole yönelik detaylı bilgiyi Şube Başkanı ve yöneticilerimiz sizlere aktaracaktır”

%100 zam için günler boyu direnişini sürdüren işçiler, anlaşmadan memnun değil. 

Continue Reading

Açıklama

Mağaza Market-Sen: Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika

Yayınlandı

on

images 13

Mağaza Market-Sen’in “Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika!” başlıklı açıklaması sosyal medya hesaplarından paylaşıldı.

 

Açıklama şu şekilde:

 

“İşçilerin omuzlarında ekonomik krizin yükü artmaya devam ediyor. Asgari ücrete yapılan zammın ardından yeni yılda yeni zamlarda yağmur gibi geldi.

 

Market patronları yurdun dört bir yanına mağaza açmaya devam ediyor. Marketler büyürken, işçilerin ücretleri daha da düşüyor, hakları daha da tırpanlanıyor. A101, ŞOK, BİM, HAKMAR, HAPPPY CENTER… ve daha fazlası. Tüm cirolarını market işçilerinin fazla mesailerinden ve gasp ettikleri haklarından elde ediyor.

 

Bu gidişata dur demek için İstanbul başta olmak üzere, birçok yerde HER MARKETE SENDİKA diyoruz. Haklarımız var, sendikamız var. Yalnız değiliz. Patronların ağalık ve kölelik düzenine birlik olarak son verebiliriz.

 

Sen de şimdi Mağaza Market-Sen’e üye ol!


Haklarımızı patronlardan hep birlikte alalım!”

 

Continue Reading

Trending