Bizimle iletişime geçin

İşçi Hareketi

BaşkentGaz işçileri: Taşeron değil, kadro istiyoruz

Yayınlandı

on

2 SITE IHK Kopyasi 15

DİSK’e bağlı Enerji-Sen üyesi BaşkentGaz taşeron işçileri Ankara’da bir araya gelerek, kadrolu ve güvenceli çalışma taleplerini dile getirdi.

DİSK’e bağlı Enerji-Sen üyesi BaşkentGaz taşeron işçileri, Ankara Ulus Meydanı’nda bir araya gelerek, kadrolu ve güvenceli çalışma taleplerini dile getirdi. “Geçinemiyoruz” dövizi taşıyan işçiler sık sık “Eşit işe eşit ücret”, “Kadrolu çalışmak istiyoruz”, “Direne direne kazanacağız” sloganları attı.

İşçiler adına basın açıklamasını okuyan Enerji-Sen Hukuk Danışmanı Avukat Deniz Altaylı, yaptıkları işin karşılığını alamadıklarını belirterek kadrolu ve güvenceli çalışmak istediklerini söyledi.

‘EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET İSTİYORUZ’
200’e yakın işçinin kadrosuz ve güvencesiz bir şekilde zor şartlar altında çalıştığını ifade eden Altaylı, “Bizler BaşkentGaz işçileriyiz. Ankara’nın her sokağını adımlayan, bütün halkın doğalgaza ulaşmasını sağlamak için çalışan işçileriz. Bu kadar kritik bir iş yapmamıza rağmen yıllardır insanca yaşayacak bir ücret alamamakta ve zorlu çalışma koşulları altında emek vermekteyiz. Çünkü bizler BaşkentGaz’ın taşeronu olan bir firmada, Ersan Elektrik’te çalışıyoruz ve taşeron çalışma koşulları her gün bizi biraz daha yıpratıyor. BaşkentGaz bünyesinde kadrolu çalışan arkadaşlarımızla aynı işi yapmamıza rağmen farklı ücretlerle çalışıyoruz. Üstelik her an çalışma yerimiz değişebiliyor, iş tanımımıza uygun olmayan işlerde çalışmak zorunda kalabiliyoruz. Taşeron firmanın sözleşmesinin uzatılıp uzatılmayacağının belirsiz olması bizi her an işsizlik riskiyle yüz yüze bırakıyor. Artık Yeter! İnsanca ve güvenceli çalışmak istiyoruz” diye kaydetti.

İsteklerinin ve taleplerinin basıt olduğunu vurgulayan Altaylı, “Taşeron çalışma ortadan kalksın, kadrolu ve güvenceli bir biçimde, eşit işe eşit ücret ilkesi uygulanarak çalışalım. Yaptığımız işin karşılığını alalım. Çünkü ülkemizin içinden geçtiği ekonomik kriz sürecini de göz önüne alırsak ne kiraya para yetiştirebiliyoruz ne mutfağa ne de faturalara. Tüm bunlar yetmezmiş gibi mobbinge maruz kalıyoruz ve kurallı bir çalışma ortamına kavuşamıyoruz. Belirsizlikler de, ücret yetersizliği de bize ‘Artık Yeter’ dedirtiyor” diye konuştu.

‘SENDİKALI OLDUĞUMUZ İÇİN MOBBİNGE MARUZ KALMAYA BAŞLADIK’
Çalışma koşullarını düzenleyen yasaların uygulanmasını istediklerini ve sendikalı oldukları için patronun baskısına maruz kaldıklarını söyleyen Altaylı sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’de alt işveren üst işveren ilişkileri belli bir koşula uygun olarak hayata geçirilebiliyor. Bu da ancak yardımcı işler dahilinde oluyor. Ancak biz BaşkentGaz bünyesinde asıl işleri, sayaç okumayı, açma kesmeyi ve diğer asıl işleri yerine getirmemize rağmen hala taşeron işçi olarak çalışıyoruz.

“4857 Sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesi açıktır. Alt-işveren ilişkisinin kurulabilmesine ilişkin kanun maddesi ‘…yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve  işin  gereği  ile  teknolojik  nedenlerle  uzmanlık gerektiren  işlerde’ diye belirtiyor. Biz ne yardımcı bir iş yapmaktayız ne de teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde çalışmaktayız. Biz enerji işçisiyiz, her enerji dağıtım firmasında yapılan ana işlerden birini yapmaktayız ve dolayısıyla en büyük hakkımız olan kadro hakkımızı istemekteyiz.

“Anayasal hakkımızı kullandık, sendikalı olduk! Kadro hakkımızı daha bir gür sesle dillendirmek için bir araya geldik ve anayasal hakkımız olan sendikalı olma hakkımızı kullandık. Birlikte daha güçlü yol yürümek için örgütlendik. Ancak bu defa da işveren tarafından baskıya ve mobbinge maruz kalmaya başladık. Sendikadan istifa etmemiz yönünde telkin edildik ama vazgeçmedik. Bazı arkadaşlarımız görev değişikliğine maruz kaldı. Biz biliyoruz ki aslında bu olanlar yasalara ve kanunlara aykırıdır. Hem Anayasa 46/1’e göre sendikamızı özgürce seçmek hakkımızdır. Sendikal faaliyeti engellemek TCK madde 118’e göre suçtur! Buradan sesleniyoruz! Bizi işten çıkarmakla ya da iflas göstererek kıdem tazminatımızı vermemekle tehdit etmeyin. Biz haklarımızı, hukukumuzu çok iyi biliyoruz. Sendikal sebeple işten atamazsınız, eğer bunu yaparsanız da karşınıza hukukla dikiliriz ve kazanırız. İflas açıklasanız da üst işverenin bütün sorumluluğu taşıması gerektiğini de yine kanunen çok iyi biliyoruz.”

‘HAKKIMIZI ALMAK İÇİN NE GEREKİYORSA YAPACAĞIZ’
Kadrolu işçilerle aynı şartlarda çalışmak istediklerini vurgulayan Altaylı son olarak; “Kadrolu çalışan arkadaşlarımızla bir olmak, hep birlikte kendi çalışma koşullarımızı daha da düzeltmek ve iyiye götürmek istiyoruz. Taleplerimiz karşılanamaz değildir, ancak karşılandığı takdirde işyerinde huzurlu bir çalışma ortamı devam eder. Biz bu taleplerimizin takipçisi olacağız ve hakkımızı almak için ne gerekiyorsa yapacağız” şeklinde konuştu.

İşçi Hareketi

Patronların düzeninde işsizlik çözülmez: Her iş yerinde birlik, her iş yerinde sendika!

Yayınlandı

on

mess gebze

1. TÜİK’in son açıkladığı verilere göre yıllık işsizlik ayda %0,2 puan artarak %9,1 oldu. Bu oran nüfusumuzun 8 milyon 298’ine denk geliyor. Ancak ülkemizde açıklanan tek işsizlik verisi bu değil. DİSK-AR’ın bu verilere dayanarak yaptığı “geniş tanımlı işsizlik” hesaplaması da var. Bu hesaplamaya göre ise geniş tanımlı işsizlik oranı yıllık %26,5 ediyor. Bu kategori de hesaplamaya dahil edilince ülkemizdeki işsiz sayısı 10 milyon 453 bin kişi ediyor.

2. Ülkenin her yerindeki emekçilerin çalışma hayatına katılımına yönelik veriler neden böyle farklı farklı? Çünkü devletin kurumu olan TÜİK’i yönetenler, “iş bulma ümidini kesmiş olan” milyonlarca kişilik nüfusu bu hesaplamaya dahil etmiyor. Patronların çıkarlarına hizmet eden TÜİK’e göre ülkemizde bir insanın “işsiz” olarak sayılabilmesi için dahi “iş bulma umudunu kaybetmemiş” olması isteniyor.

3. Patronların “iş bulma umudu”ndan kast ettiği şey açık. İşsizlikle terbiye edilmiş, hakları için örgütlenmeyen bir işçi sınıfı istiyorlar. Toplumun bir kesimi sürekli işsiz kalmalı ki, işi olan işçileri patronlar hizaya getirebilsin. Patronlar istiyorlar ki, işçi uzun çalışma saatlerine alışsın. Sevdiklerine ve kendine biraz zaman ayırabildiğine şükretsin. İşini kaybetmekten korksun ki açlık sınırındaki ücretlere tamah etsin. Bu işçilerin emeğiyle ise büyük şirketler kar etsin.

4. Patron sınıfı, işçilerin çalıştıkları iş yerlerinin sahipleri. İşçilerin ürettikleri çok fazla miktardaki değere el koyarak zenginliklerini elde ediyorlar. Bu değerden işçilere çok küçük bir pay kalıyor. Onlar için en önemli şey en asgari miktarda işçi çalıştırıp, en asgari maaşları verip en azami karları elde etmek. Toplumun refahına katkıda bulunmak için değil, ancak sadece kendi karlarını korumak için milyonlarca insandan oluşan bir işsizler ordusuna ihtiyaçları var. Kapitalist düzen, böyle işliyor işte.

5. Son yıllarda tüm patronlar, bu işsizler ordusunu adeta güvence altına almak için durmaksızın çalışıyor. Tüm ülkeden sendikalaştıkları için işten çıkarılan, sarı sendikadan ayrıldığı için toplu halde işten atılan, sendikasızlıkla birlikte açlık ücretleri dayatılan işçilerin haberlerini alıyoruz. Yüksek enflasyonda alım gücümüzün düşmesini, işçi konfederasyonlarının satılmışlığını fırsat bilen patronlar krizden maksimum kar elde etmek istiyorlar.

6. Patron sınıfının bu saldırganlığına, milyonların işsizlikle burun buruna bırakılmasına karşı emekçilerin tek bir panzehiri var: O da örgütlenmek. Her fabrikada, her atölyede, her iş yerinde birlik kurmak. Sendikalaşmak, sendikal hakları için her türlü imkanı kullanarak mücadele etmek. Tıpkı bu seneki metal TİS’indeki gibi işçi sınıfı, ancak birliğini koruyarak ve örgütlülüğüne güvenerek somut kazanımlar elde edebilir. 

Continue Reading

İşçi Hareketi

Özçelik-İş Eti Alüminyum patronuyla anlaştı, direniş sona erdi

Yayınlandı

on

aluminm

Eti Alüminyum patronlarının %55’lik zam dayatmasını kabul etmeyen işçiler “%100 zam!” diyerek iş yavaşlatma eylemine başlamıştı.

İşçiler, sefalet dayatan patronların yanı sıra, ücret mücadelesinde yanlarında olmayan yetkili Özçelik-İş sendikası yönetimini de protesto etti. İşçiler, sarı sendikaya yönelik öfkesini Seydişehir’deki Özçelik-İş şubesi önüne de taşıdı.

İş yavaşlatma eylemi yapan işçiler, “açlık sınırında değil insanca geçinecek ücret” diyerek vardiyalar halinde direniş nöbetini sürdürdü.

SARI SENDİKA 1000 LİRA ARTIŞA “EVET” DEDİ

Ancak sarı Özçelik-İş sendikası yöneticileri, patronla masaya oturarak işçileri sattı. Sendika bürokratlarının patronlarla yaptığı görüşme sonucunda işçilere şu mesaj gitti:

Yaptığımız girişimler sonucunda 01.01.2024 tarihinden geçerli olmak üzere ücretlerinizde yüzde 62 oranında artış yapılması konusunda mutabakat sağlanmıştır. Protokole yönelik detaylı bilgiyi Şube Başkanı ve yöneticilerimiz sizlere aktaracaktır”

%100 zam için günler boyu direnişini sürdüren işçiler, anlaşmadan memnun değil. 

Continue Reading

Açıklama

Mağaza Market-Sen: Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika

Yayınlandı

on

images 13

Mağaza Market-Sen’in “Düşük Ücret Dayatmasına, Uzun Çalışmaya, Mobbinge Son Vermek İçin Her Markete Sendika!” başlıklı açıklaması sosyal medya hesaplarından paylaşıldı.

 

Açıklama şu şekilde:

 

“İşçilerin omuzlarında ekonomik krizin yükü artmaya devam ediyor. Asgari ücrete yapılan zammın ardından yeni yılda yeni zamlarda yağmur gibi geldi.

 

Market patronları yurdun dört bir yanına mağaza açmaya devam ediyor. Marketler büyürken, işçilerin ücretleri daha da düşüyor, hakları daha da tırpanlanıyor. A101, ŞOK, BİM, HAKMAR, HAPPPY CENTER… ve daha fazlası. Tüm cirolarını market işçilerinin fazla mesailerinden ve gasp ettikleri haklarından elde ediyor.

 

Bu gidişata dur demek için İstanbul başta olmak üzere, birçok yerde HER MARKETE SENDİKA diyoruz. Haklarımız var, sendikamız var. Yalnız değiliz. Patronların ağalık ve kölelik düzenine birlik olarak son verebiliriz.

 

Sen de şimdi Mağaza Market-Sen’e üye ol!


Haklarımızı patronlardan hep birlikte alalım!”

 

Continue Reading

Trending